Thursday, April 24, 2008

Düşünce ve düşünce ile sürükleme

Bazı insanların temennileri güzeldir, duydukça kişiyi mutlu eder, "benim için, bizim için ne güzel şeyler düşünmüş" duygusu hissettirir. Neticede iyi niyetin göstergesidir temenni-çoğunlukla.

*
İyi topçu olmasına, yetenekli olmasına hiç itirazım yok ama şahsiyetine itirazım var. Hem de çok ağır. Sevmiyorum kendisini. Sevmeme hissi de o takımdaki diğer sevmediklerimle benzeş değil. Onları sevmiyorum çünkü hal tavırlarına, hırslarına sinir oluyorum ama günün sonunda çok da önemsemiyorum, summer breeze misali gelip geçiyor sevmeme halim. Ancak bu adam söz konusu olunca sevmeme hissim nedense onun kötü niyeti ile birleşiyor, beynimde onu çağrıştırıyor. Hele hele son yaptığı kutlu doğum açıklaması ile yaptığı darbe sonrasındaki gücünü bir kez daha ortaya çıkardı benim gözümde.

Haftasonuna daha doğrusu pazar gününe dair pek bir heyecanlı heyecanlı, pek bir coşkulu olsam da çok okumuyorum, seyretmiyorum, gereksiz konulara kavgalara girmeden tebessüm ediyorum heyecanımı pazar günün saat 19'a saklıyorum. Ve de elbette benim renklerimin kazanması temennisi dışında her şey oyun gibi olsun, futbol olsun, heyecanlı olsun diye düşünürken, dilerken sırf bu aptalca ve kötü niyetli açıklama yüzünden maçta olay çıksın, kutlu doğum haftasına uygun olmayan şekilde oynansın istiyorum. Pislik!

P.S. 2002 yılında Türkiye dünya kupasında 3. olunca Fransız Elle dergisi kupada öne çıkan favori oyuncuları kadın okuyucularına tanıtmıştı. İsimler malum, David Beckham, Hierro, Pires filan ve isimlerin altlarına da "şöyle çekici, şöyle seksi, şöyle yetenekli" gibi laflar derken bizi temsilen de onun resmini koyup "biraz fernandel'e benziyor" ifadesini yazmışlardı altına. Ki Fernandel'i pek severim hele hele canlandırdığı Don Camillo karakterine bayılırım ama Hakan Şükür'den zerre hazzetmem. Pislik! Hiç de aklımda dellenmek yoktu halbuki...

No comments: