Saturday, October 31, 2015

Arada Yaşananlar # 7

Normal insanlar gibi normal duygularla, keyiflerle, ruh halleriyle yaşamaya çalışmak, hayal etmek derken bir şekilde yer yer hafifleyen duygular, duyulmayan hisler, ötelenen nefret dolu bakışlar ve bir şekilde yaşanan normal yaşanmaya çalışılan hayatlar, arada yaşananlar

Deli gibi yağmurlu günde bir şekilde zorunlu olarak gidilen Ağva ve şehirden bilmem kaç derece daha soğuk havası ve bir şekilde akıllara hemen sevgililerin kaçamak güzergahı fikrini getirmesi; bitmek tükenmeyen eğitim sevdası, koçluk müessesi pek sevdiğim İdila ve doğumgünü kutlaması derken kutlamanın ne yazık ki bir o kadar hazzetmediğim jash'ta olması, pek matah olmayan mezeler ile korkunç servisin birleşimi; Fener-Galatasaray maçına ilgisizliğim, umarsızlığım ve önceki geceden sonra kalan sarhoşluğum; "tinder'tan hızlı" iyi niyetli ama epey beceriksiz pimp hizmeti (m) ; geçtiğimiz günlerde yazmayı unuttuğum ama gayet keyifle hazır bulunduğum Sani 'nin doğumgünü ve Boogie Boy ve U. ve bir şekilde aile içinde kutlama hali; # 8 hali; 29 Ekim gösterisi ve çocukların komik ve eğlenceli ve umut veren hali; bayram hali; Fuket ve Furi ile pek güzel pek beklenen bayram yemeği, şahane yahni, şahane şarap, şahane jameson derken birden yani işte 2 civarı (daha gece 4'ü bulmamışken) gecenin zengin kalkışı; son bienal atakları, ziyaretleri; bir şekilde bir şeylerin veya her şeyin değişme hali içerisinde arada yaşananlar...

Daha yazacak çok şey var. Belki sonra. Belki hiçbir zaman. Daha önümüzde yarın var. Hem de çok uzun süren bir yarın. Hallelujah!

Monday, October 19, 2015

Arada Yaşananlar # 6

Biraz sakinlik biraz olsun durulma halinde kalmıştık değil mi? Hayır, bebeğim, bizde öyle şeyler olmaz. Üstünde yaşanılan coğrafya da o coğrafyanın üstünde yaşayan insanı da birbirinden çirkin, birbirinden kötü, birbirinden mal olduğu olduğu için ortaya bir medeniyet, huzur ortamı, mutluluktan beslenen insan türünün çıkması mümkün değil tabii. 

Bir ülkenin başkentinde, yönetiminin olduğu yerde göbeğinde patlama olursa ölenler 100'ü aşmışsa ve hala bunun failleri gayet pişkin ve leşlikle ortada geriniyorsa artık nefretten, mide bulantısından, acıdan başka hiçbir şey olmaz. 

Patlama günü Ankara'da olmak da ilginç bir deneyimdi ama insanlar ölmüş, umutlarını kaybetmiş. O yüzden bunlardan hiçbirinin, hangi bambaşka amaçla gerçekleşen seyahatin hiçbir önemi yok. Asshole de belli, official hali de ortada. 

Bir gün her şey bitecek de işte o zaman kim ne hale düşecek onu merak ediyorum. Ah canım, cahillerin ve varoşların Sabah 'ı en karizmatik lider anketi açıklamış. Bir o kadar hayali ve bir o kadar uydurma. Ama yalan değil, propoganda böyle bir şey. Alkışlar sana bebeğim, cehennemde yerini sağlamlaştırıyorsun!

Oysa insan güzelliklerden bahsetmek istiyor değil mi? Olmaz bu topraklarda. 

Arada Yaşananlar # 5

En son Arada Yaşananlar ın üzerinden üç ay, en son yazının üzerinden-jusqu'hier- bir ayı aşkın zaman geçmiş. Yaşananlar da, olanlar da hem ilginç hem sıradan, hem çirkin hem güzel, hem mutlu hem mutsuz, hem umutlu hem umutsuz. Her zamanki gibi that's life derdim ama demiyorum çünkü artık işin tadı kaçtı, herkesin yaşanan her şeyde bir imzası iyi veya kötü bir katkısı var. Önemli olan doğru olan tarafta olmak ve evet, bazı şeyler sadece doğrudur bazı şeyler de sadece yanlış. Doğruya yanlış, yanlışa da doğru denmez. 

Yeni hayat öncesi kısa ama şahane Bozcaada seyahati, # 8, beklendiği kadar beklenmedik şekilde müthiş geçen Bozcaada tatili, pek güzel Kaikas Oteli, pek güzel Kaikas Oteli'nin pek bir ses geçiren odaları, pek popüler Bozcaada mekanlarının fiyasko hali (hele o ada'm filan gibi şişirilmiş yerleri cidden geçip daha başka daha güzel yerlere gitmek lazım) neticesinde daha doğru düzgün daha az bilinen yerlere yönelme ; 3 gün neticesinde dönüş ve E. & R. 'nin düğünü ile düğün sezonunun-mutlulukla-kapanması, gayet güzel düğün, gayet keyifli ve eğlenceli düğün, kasmayan insanlar, rahat insanlar, eğlenen ve suratsızlık etmeyen insanlar; başlangıç ve kendine güvenli, iğnelemeden konuşan, güzellikleri söylemekten çekinmeyen, düzgün insanlarla -yine ve yeniden vakit geçirmeye hala şaşmak ; J.A.'nın küçük ama eğlenceli doğumgünü kutlaması, bir o kadar fantastik doğumgünü hediyesi ; bayram tatili, şehir dışındaki J.A. & F.A. ile gerçekleşen erken bayram tebriğini bayramın ilk günü Boogie Boy ve pek sevdiğim ebeveynleri Sani & A. ile yapıp geri kalan günlerde yayılıp tembellik derken tatile vedayı bayram yemeği ile yapmak. Pek sevdiğim A. ve yine pek sevdiğim arkadaşı İ. 'nin komşu çıkartmasına Sekvotka'nın kitap teslim günü yaklaştığı için katılamaması (ki bitmedi o kitap hala), kafasındaki peruğu ile büyük bir heyecan içerisinde gelen A., erken ve gayet keyifli gelen çirkin ama karizmatik erkek B., ilk defa erken gelen #8 ve yine keyif eğlence hedonist güzelliklerde başarılı bir yemek ; her türlü acayip içeceği yiyeceği yemiş denemiş olsam da hayatımda ilk defa yaşadığım üç günlük detoks deneyimi, ilk günün inanılmaz zorluğu (ama o zorluğun sonra o ikinci yeşil içecekten geldiğinin anlaşılması), devam eden günlerin yorgunluğu ama bitimindeki tarif edilemez hafiflik ve daha da ilginci hiçbir şeyin ama hiçbir yiyecek veya içeceğin özlenmemesi. 

Ha tabii bütün bu süreçte ülkenin her tarafındaki patlamalarda ölen insanlar, ablukaya alınan iller, mahalleler, evinin balkonunda öldürülen çocuklar...Neden? Çirkinlikle kaplı insan süretlerinin hırsı ve leşliği uğruna. 

Evet hayatlarımız ne yazık ki iktidar hırsının korkunçluğu ile kişisel mutlulukların nefes alması arasında gidip geliyor. Şansımıza da kaderimize de sıçayım...

Saturday, October 17, 2015

Dream on # 6

Ulan kaç zaman sonra yazacağım edeceğim içimden gelmiş, uyandığım insanlara bak? Resmen çirkin yemek karışımları gibi. Hemen düzeltilsin, "çirkin yemek" olmaz, lezzetsiz yemek olur, tatsız yemek olur ama çirkin yemek sadece boktan bir türkçenin ifadesidir. 



whatever .

Hepsi vardı işte, doldur doldur kepçeye ne gelirse artık. Cidden hepsi oradaydı. Meseleler de konuşulanlar da ciddi mevzular, aynı gerçek hayat gibi, gerçek gerçek konuşuluyor filan. En sonunda bi de yolumu kaybettim mi eve dönerken ve yine "kahretsin, yine mi ulan?" dedim. Nasıl olsa güvenmediğim için Gratel gibi dönüş yolunda kaybolmayayım diye cebime taş parçacıklarını almalıydım diye bile düşündüm. Yemin ediyorum rüya değil, sanki gerçek hayat. Freud'a göre zaten her rüya gerçek hayat da onu geçiyorum. 

Lezzetsiz, tatsız tuzsuz kötü bir fast food combo'su gibiydi. Hiç öyle resimdeki canıım In-n-Out gibi değil. Ah, canım # 8, nasıl da getirmişti çantasında...

Olsun, bitti gitti. Her şey boktan, rüyalarım bari fantastik olsun dedik, çıkana bak, gerzekler combosu.