Thursday, April 23, 2015

Bugün 23 Nisan

23 Nisan. Bayramım. Özlemişim bayramımı kutlamayı. Yalan değil, sabahtan beri kutlama konuşmaları yapıyor daha da eğleniyorum. Kah yağmurlu kah deli gibi güneşli bir gün olsa da bugün 23 Nisan. En güzel ve en eğlenceli bayram. Çocuk Bayramı. Bundan daha güzel ne olabilir? 

Delirerek, evden neredeyse çıkmayarak yazdığım ama bir şekilde gayet mutlu olduğum günde gelen 23 Nisan

P.S. Biraz "çirkinlik"ten uzak kalalım. Çirkin adamlardan, çirkin gazetecilerden, çirkin politikacılardan, çirkin siyasilerden, çirkin bürokratlardan, çirkin kadınlardan, çirkin tv yorumcularından, çirkin topraklardan, çirkin olaylardan, çirkin tarihten...mümkünse uzak kalalım da nefes alalım. 

Sunday, April 12, 2015

İnadına şampanya





Beklenmedik gelişen günün köpüklü misafiri gibiydi, şahaneydi. Her şey Sekvotka'nın ciddi konulara değindiği ciddi bir mekanda yaptığı ciddi sanat tarihi konuşmasının bir o kadar ciddi olmayan, gayet gayri ciddi arkadaşları tarafından dinlenip ardından "eh bari bi şeyler yiyelim, içelim" kararı ile oturulması ile başladı. 

Joker 19, ferah mekan, her türlü biranın olduğu mekan, şaşırtıcı şekilde lezzetli steak tartare'ın olduğu mekan, şahane domuz sosisi olan mekan, sekvotka, pek sevdiğim manitası a., #8'i pek beğenen a., n.k. & e.a., i. ve herkes şampanyanın içine düşerken içtiği kahvesi ile şaşırtan çirkin ama karizmatik erkek b. derken bir anda filme gidenlerin ardından döne döne yeni gelenler a.k. & ö. ile genişleyip içilenlerin çıtasının da iyice yükselmesi ile geçen saatler, açılan şişeler, konuşulanlar, gülünenler derken günün gecenin devamındaki strasbourg a.'nın doğumgünü buluşmasına  haliyle döne döne gitmek orada da köpüklü deyip geceye devam edilince "inadına şampanya" oldu. 

Her şeye ve herkese bebeğim. Ülkeye, konuşanlarına, sevimsiz çirkinliklerine, kötülüklerine, kötü ve çirkin insanlarına insanlarına olduğu kadar kendi küçük bireysel dünyalarımızın sürekli karşımıza çıkan sevimsiz schadenfreude aktörlerine de gelen inadına şampanya. Nanik olarak şampanya! cheers!

P.S. Gerçekten iyi geldi. Öyle böyle değil. Yalan değil, insanoğlu çoğunlukla aptal oluyor ve inanmaması gerekenlere inanıyor, itibar etmemesi gerekenlere itibar ediyor haliyle de sonunda epey bir sarsılıyor. Karşısındaki kim olursa olsun aptal olmamak lazımmış. Hele hele büyük sıfatları telaffuz edenlere resmen kanmamak lazımmış. Hatanın neresinden dönülse kar tabii. Cidden çok iyi geldi. Bu arada günlerdir kapanıp (ne yazık ki), deli gibi (ne yazık ki) La société desoeuvrée okumanın ardından sokağa çıkmak da iyi geldi; orası kesin!

P.S. (2) Tam kendisinden bahsedildiği esnada kapıdan giren veya telefon ile arayan olarak #8 'in fantastik olduğunu söylemek en doğrusu herhalde. Hem de her seferinde "yok herhalde gelemez bu akşam" diye düşündüğümde ters köşe olmam en şahane ters köşe.

Friday, April 3, 2015

Dream on # 3


Aslında bayağı güzeldi onunla uyanmak. Sanki eski günler gibiydi. Eski derken ama epey eski. Öyle böyle değil, on yılları bulur. Bugünkü hali ile alakası yok zaten. Bugünkü hali dediğim de nereden baksan en az 5 yılı vardır böyle. Elbette "sabah kalktım baktım böyle olmuşum ben" gibi bir durum söz konusu olmadığından, her gün artarak geldi, geldi ve ulaştı bugünkü haline. 

Bugünkü hali benlik değil. Yapamıyorum. Ama eski hali güzeldi. Belki hiçbir zaman rüyamdaki hali gibi değildi hiç öyle olmadı ama güzeldi. Ben güzel buluyordum, o hiç kendisi için öyle düşündü mü bilmem ama ben güzel buluyordum. Her şeyden öte benim için özeldi, kıymetliydi. Bugünkü hali ile karşılaştığımda ise içim daralıyor, sanki tepeme siyah bir yağmur bulutu geliyor ve o hiç de romantik olmayan çamur gibi yağan yağmurlardan yağdırıyor gibi hissediyorum. 

that's life! Hayatta her şey var. İyilik de kötülük de güzellik de çirkinlik de başlangıç da son da. Olur yani, sorun yok. Ama cidden güzeldi onunla uyanmak.

Wednesday, April 1, 2015

Türkiye= Epic Fail

Yalan değil, bu sınırlar içerisinde yaşayıp da mutluluğa erişmek hiç öyle kolay değil. Hatta sanırsın bazılarına mutluluk hepten yasak, onlara mutluluk hiç uğramayacak gibi çizilmiş. 

Şaka gibi karanlık, simsiyah bir günün ardından yine hayat. Yine devam. Yine bir çaba, bir uğraşı içerisinde yaşanacak günler yıllar. Ne o, hayatımızı yaşıyoruz. Ulan, hayatın içine edilmiş, toplamaktan ben tükendim, dağıtanlar pisletenler içine edenler yorulmadı. Ama doğru, kötülük besler, dinç tutar. Bir tek yüzde çakıyor. Tarifi zor bir şekilde insanın yüzünden içindeki kötülük hemen belli oluyor, kendini gösteriyor. İçleri kötü ama renkleri doğuştan ak olanların yüzleri nasıl da çirkinleşiyor, kararıyor...Ne yapsa boş, aydınlık bir yüz uğramıyor bir daha hanelerine.

Büyük çöküşün adres tarifi için dünyayı gezip görmeye gerek yok. Adres belli, paralel meridyen çoktan kitaplara geçmiş. Kafayı pencereden uzatmak kafi. Her şeyi ile epic fail. Yenisi eskisi farketmez, tam anlamıyla epic fail. Hele hele insanı ile duble epic fail. Hem çirkin, hem kötü, hem siyah hem mutsuz hem saldırgan hem cahil. 

Ama yine de inadım inat! İnadına keyifle, dolu dolu gür kahkahalarla gülmek en güzel nanik. 

P.S. Ulan bütün bir ülkenin elektriğinin kesilmesi ne demek? Kaçıncı yüzyıldayız? Nelerin peşindesiniz?  Sonrakinde kepazelik? Kim kimi kandırıyor bebeğim ya?