Wednesday, June 7, 2017

Öngörülerime hayranım...

Yalan değil ama insanlar hakkındaki öngörülerimin, hissiyatımın, gözlemlerimin söylediğim zaman kabul edilmeyip bir gün bir şekilde benim söylediğim şekli ile yaşanmasına, gerçeğin ortaya çıkmasına, yaptığım yorumun zamanı geldiğinde herkesce kabul edilmesine bayılıyorum. Eğlenceli bir hal benimkisi; neticede beynin içinde bir şeyler işliyor, kendini ifade ediyor. 

Bu yorumların gözlemlerin ünlüsü var, ünsüzü var. Topçusu da var; daha önce defalarca bu dükkanda radara yakalanan Arda Turan gibi. 

Bugünlerde büyük bitişte. Tükenerek bitecek. Her şey gibi. Sadece fazla hızlı oldu bununkisi. 

Bir de o Entourage dizisine özenmiş gibi loser kardeşi ve ondan da loser Bayrampaşalı mahalle arkadaşları ile gezmeler filan.. Epic fail hepsi. Ufkunu açamayan, taksitle gittiği Avrupa seyahatinden dönerken  "aç kaldım, simit yok beyaz peynir yok burada" diye ağlayan türk turist karakter klişesinin topçusu işte. Sen git yedek de olsa Barcelona'da oyna ama her haftasonu koşa koşa buraya gel, abuk subuk tiplere yaz, bir adım ilerleme.

Zamanında verdiği röportajda "eve girildiğinde ayakkabılar kapının dışında çıkar çünkü geleneğimiz öyle" diyen bir tip olarak bu sayfaya ilk girişini yapmıştı. Bugün Pompei'nin son günlerinde bir topçu olarak ilerliyor.

Ağlar yakında. 

Tanısam eve sokmam, o kadar vahim bir tip.