Wednesday, August 15, 2007

Hitap ve dönemler

Okuduğum, takip ettiğim bir insan değildir sadece arada bir salaklıklarını sözlükten okuyup "ne yazmış yine bu büyük türk düşünürü?" diye zaten almadığım tmsf'ye gazetesindeki köşesine göz gezdiriririm.

Tiyatronun önemli isimlerinden biri ile röportaj yapmış, büyük saygı duymuş ama ben duyduklarıma şaşırmadım desem yalan olur. Öğrendik ki "kadının naz, kurnaz ve enkaz" diye 3 dönemi varmış, kurnaz erkek karısına ismiyle hitap etmezmiş " vs vs . Ben pek anlamadım. Sorularım şöyle sıralanıyor:

* Şimdi bu 3 dönem her kadın için geçerli mi (o halde ben naz dönemimde miyim? öyle isem bu naz dönemini nasıl yaşamam gerekiyor, daha da mı nazlı olmam lazım)?
* Naz dönemini atlayıp kurnaz döneme geçemez miyim? İlla yaşlanmam mı gerekiyor? Kıçımın kılları ağarmış olunca kurnaz olmam ne işe yarayacak? Gönül Yazar gibi gençlerle mi görüneceğim?
* Enkaz dönemi ise bittiğimin anlamına mı geliyor? E o zaman eski zamanlarda Japonya'da yaşlılara yapıldığı gibi gidip bıraksınlar beni dağın tepesine orada oturayım.

Bir de hitap durumu var ki...Sabah sabah şiştim. Ya delirdiniz mi başkasının yanında sevgilime/kocama neden ...bey diyeyim ? Beraber yaşıyoruz ediyoruz evde başka dışarda başka neden olsun. Demem öyle şeyler, denmesine de karşıyım (nezaket gereği telaffuzu gerekli anlar vardır ama gazeteyi getiren kapıcının yanında da beyli bir telaffuz olmasın lütfen).

Ayrıca zaten uyuz bir sevgili olan ben, öyle aşkım, böceğim gibi telaffuzları da sevmediğimden mümkünse bana sadece ismimle hitap edilsin (ya da zaten telaffuz olarak sevgilim başlı başına güzeldir) . Tamam peki, o kadar da feci değilim, özel 1-2 hitap olabilir ama cicim, böceğim değiiiil (hadi, itiraf ediyorum, güzel bir tane vardı zamanında söylenen ama börtü böcek değildi).

No comments: