Thursday, August 9, 2007

Gece IV

Aslında bir alt başlık olmalı: gece, lakap, fotoğraf, biz, onlar, ikizler şeklinde olmalı.


Geçen gün aradığında "evet artık gitmeliyiz şu yemeğe" dedi ve haklıydı da çünkü yıllardır bitmeyen şarkı gibi uzayan bir mesela bu. Ben, o, ve kardeşi (böyle komik 3'lü bir durum var hayatımda, ménage à trois misali). Salt kardeş olsa iyi, bu daha da komik, daha da öte çünkü ikiz kardeşler, hem de birbirinin aynı olandan. Önce diğerini tanıdım lisede, sonra da Boogie Boy'u ve bir şekilde çok yakın, uzakta olsak da çok yakın olanlardan olduk. Dün gece U. ege sahillerinde çalmaya gittiği için katılamasa da biz ona inat yemeğe gittik Giritli'ye. Eğer çok şık, çok şıkım şıkım bir yer değilse benim her daim önereceğim Asmalı Mescit'tir ancak bu sefer yönetilmeyi seçtim ve bıraktım kendimi (hem cankurtaran'daki giritli ciddi güzeldir, lezizdir) .

P.S. Ben öyle herkesle içmeyi sevmem, herkesle rakı masasına oturmaktan hoşlanmam ve benim için biriyle oturup içmek, o esnada sohbet etmek demek önemlidir; bazı yerlerden geçilmiş, bazı duygular karşılıklı ele geçirilmiş olduğunun ifadesidir. 8 buçukta oturduk masaya, kaçta kalktığımızı hatırlamıyorum ama yediklerimizi, konuştuklarımızı, yorumlarımızı, sapıkça çektiğimiz fotoğrafları, dedikoduları, etraftan bize gelen bakışları hatırlıyorum.

P.S. (2) Lakap denilen şeyi çok severim. Benim hiç olmadı, belki şimdi şimdi anotherstar ama yine de ... Belki de bu yüzden kendimce insanlara isimler takmayı, öyle notlar yazmayı, telefona öyle kaydetmeye bayılırım. Kimi zaman tutar kimi zaman tutmaz ama Boogie Boy tutanlardan. Hem de epey afilli şekilde tutanlardan, kendisi tarafından da pek beğenilenlerden. Düşündüm de şu telefon rehberinde o kadar komik isimler, lakaplar var ki, her biri ayrı hikaye resmen.

P.S. (3) M.'nin dün verdiği sıkı talimatlara uydum mu? Eh pek sayılmaz, resimleri görünce kafamı kırabilir ama ne yapayayım giysilerim öyleymiş benim. Ama onun kafamı kırma sebebi başka... Ne yani 40 yıllık arkadaşımla yemeğe giderken çarşafa mı bürüneyim?

P.S. (4) İkizler... ilginç bir şey ikizlerle arkadaş olmak. Kendi aralarında garip bir bağ var ama onlarla yakınlık kuranlarla da böyle bir şey oluşuyor. Her ikisi de ayrıdır benim için. İkisini bir kabul etmem çünkü hem ayrı tanıdım, hem ayrı severim, ayrı görüşürüm, paylaşırım. Bazen zordur, büyük kavgalar olur ama sonu mutlu sondur, keyiflidir (dün saydık da herhalde 13-14 yıl olmuş, sekteye uğramamış, hep ilerlemiş) . Bir de ikizler burcu erkeği var ki, merci beaucoup j'ai ma dose (bizimkiler neydi ya, terazi mi akrep mi ? aaa, valla bilmiyormuşum)

No comments: