Monday, July 9, 2007

Kim kimdir? Ne nedir?

Dün Papi'nin ölümünün 1. yılı idi. Duası vardı. Ben çok taraftar değilimdir bu tip şeylere ama yapılması çoğu insan için rahatlatıcıdır, o yüzden de itirazım olamaz, sadece saygı duyarım. Sıcak bir pazar gününde "dua" için İ.'lere gitsem de, duaya katılmadığımdan içerde beklemeye, hatta kütüphanede bulduğum eski bir ansiklopedi cildini okumaya başladım.

"Kim Kimdir" ansiklopedisi. Sanıyorum 5 ciltti, Kim Kimdir, Ne Nedir, vs diye giderdi ama bu ikisi Walt Disney çocuk ansiklopedisi ile beraber en çok okuduklarımdı. Sayfaları çevirdikçe, resimleri gördükçe sanki her şey tekrar tekrar gözümün önüne geldi. Çocukluğun, "çocuğa çocukken" verilenlerin ne denli önemli olduğunu bir kez daha farkettim. Yazılanlardan, o bilgilerden hiçbir şey kaybetmemiş, üzerine eklemişim. Hep aklımda kalmış o resimler, yazılar, cildin rengi, sayfa düzeni.

Önemli şey çocukluk (0-3 yaş daha da önemliymiş). Ne görüyorsan, ne işitiyorsan her şey aynen öyle kalıyor, bir ömür boyu iz bırakıyor( f.a. ben çocukken- o zamanlar plak vardı- klasik müzik eserlerini dinletir, onların öykülerini, hikayelerini anlatırdı, j.a. uyumama rağmen konserlere götürürdü, belki de bu yüzden bugün ilgi alanlarım daha çok bu yönde).

Biraz katı ve idealist bir düşünce gibi gelse de, çocuğa özel olduğu hissettirilmeyecekse yapılmamalı kanaatindeyim. Her insanın veya her çiftin çocuk sahibi olması gerektiğine de inanmıyorum. Kimi insanlar, kim bilir belki de çoğumuz böyle bir duruma, hayat değişikliğine hazır değiliz ve hiçbir zaman da olamayacağız. Ve bu tenkit edilecek bir seçim de olmamalı toplum içerisinde. Mış gibi yapmaktansa, yapmamayı tercih etmek takdir edilecek bir davranış olmalı.

Çocuk meraklısı olmayıp bu kadar "enfant" konuşmam hem, sanıyorum son günlerde bir şekilde bu tip konuları duyup konuşmama, hem de dün bir tanıdığımı karnı burnunda görmeme dayanıyor. İlginçti. Anladım ki, kendim veya şurada hep saydığım en yakın "bizim kızlardan" biri bu durumda olmadığı sürece bende bir heyecan oluşmayacak. Herkes kıza dokunuyor, karnını elliyor, onunla konuşuyor filan ama bende sıfır özel ilgi. Her zaman nasılsam öyleyim. Ancak komik olan, konuştukça ne kadar çok şey bildiğimi, hatta öğütlediğimi farkettim. Sanki 5 tane çocuk doğurmuşum, hepsini besleyip büyütüp sokaklara salmışım da konuşuyorum şunu yap bunu yapma diye (neyse ki sonra halimi farkettim de sustum).

Büyük konuşmamayı öğrendiğimi sanıyordum ama huy candan çıkmazmış. Dün yine büyük konuşup "ben çocuğuma mümkünse 3 yaşına kadar televizyon seyrettirmeyeceğim" dedim, bilmiyorum sonuç ne çıkacak, göreceğiz hep beraber. Bir de hep böyle konuşanlar aksini yapanın önde gideni olur ya, ah işte en büyük korkum şu sıralar desem...

P.S. Geçen gün B. & M. 'ye "bugün bir bebeği çok beğendim, cidden çok güzeldi" dedim ve 3'lü msn diyaloğunda olay koptu.
b. & m. - neee? şoktayım. sen çocuk beğendin ve sevdin? nasıl bir şeydi?
a.- bilmem ama cidden çok güzeldi. alışveriş arabasına oturtulmuş küçük kız çocuğu idi ve sürekli bana bakıyordu. bembeyaz, şirin yüzlü bir şeydi. anne ile baba hiç güzel değildi ama çocuk inanılmazdı, ilk defa bir şey hissettim. benim çocukluğuma benziyordu.
b. & m. - hahahahaha....hah anlaşıldı işte neden beğendiğin. kendini görmüşsün de ondan.
a. -yok valla ondan değil, çok şirindi.
b. & m. - hmm tabii ondan değildir. hahaha


No comments: