Monday, March 5, 2007

Boşuna hayatlar

Ukranya'daki Turuncu Devrim renklerini taşıyan, günlerdir yaratıcılık ötesi reklamlarıyla billboardlarda yeralan, türk televizyon dünyasında da bir devrim yaratacığının iddasında bulunan kanalın balosu vardı bu akşam (balo da ne demekse bu arada?).

A. ailesi olarak, gereklilik olduğu sebebiyle, söylene söylene gittik. Söylene söylene çünkü ne de olsa televizyon dünyası, televizyon insanları başka şeyler, haliyle de içinde varolmayı tercih etmediğimiz hayatlar (tüm bunlar içerisinde F.A. kravat takmak durumunda kaldığı için ayrıca söylendi çünkü lise mezuniyetimden beri, ki 10 yıl oluyor, kendisi ilk defa kravat taktı ).

Gecede herkes vardı diyelim, olsun. Magazin programlarında gözükenler, gözükmeye çalışanlar. Feci şekilde sıkıcı idi. Gereksiz merhabalar dendi, dedikodular öğrenildi vs. Tüm bunların arasında büfe fena değildi ama şampanya yine yoktu.

Gece, uzun uzun yazılacak kadar kâale alınacak bir özellikte olmadığından, ufak notlar düşeyim de rapor bitsin:

* karikatürden çıkmış gibi olan ılıcak ailesi'nin bebe ruhi görünümündeki şarkı söylemeye hevesli oğullarının boyunun kısalığına ailecek pek bir şaşırdık.
* zamanın çocuk yıldızı, bugünün yeşim salkım'dan kalan taze dulu kendi çapında da bir fenomen ancak fazlasıyla gergin bir tip. gözleri her an bir şey yapacakmış gibi fıldır fıldır. gözler kalbin aynasıdır, derlermiş, görünce daha bir inandım.
* gözlerime inanamadığım bir görgüzlüğe şahit oldum. önümde, şu zamanında arçelik reklamlarına çıkan ve robot karşısında komikten bir cahil tiplemesini canlandıran adını bilmediğim bir oyuncu vardı .açık büfeden doldurduğu tabağını, garsonun tekini çağırıp, tutturtup öyle yedi yemeğini. garson da önünde, ağzına yemekleri tıkan, adam kalıbına hiç mi hiç yakışmayan adamın yemeğini bitirmesini bekledi. ben ise karşılarında utancımdan nereye gireceğimi bilemedim.
*bunun dışında daha çok isim vardı, ancak ben bile üşeniyorum yazmaya. hepsi ve her şey o denli sıradandı.
* a. ailesinin taksideki yorumu "boşuna hayatlar bunlar".

Evet, insan kendi dünyasında, kendi denkleri iler mutlu oluyormuş, istanbul modern'in açılışlarını bile aradım bu gece. Ne mümkün şu insanoğlunu hayatta tatmin etmek ?

No comments: