Sunday, March 25, 2007

Aslında 04:44 olsa da artık 05:44'de "dostluk"

Biz 4'lü olarak bir şekilde aile gibi olduğumuz için haliyle ebeveynlerimiz de aynı şekilde kabul görüyor. Bu gece de B.'nin annesinin doğumgünü kutlaması vardı, hep beraber oraya gittik. Taa Florya'ya. Aslında "taa" diye ifade etsem de, doğma büyüme Yeşilköy'lü biri olarak, çoğu insana uzak gelen bu semt bana o denli uzak gelmez. Florya'yı sevmem ama neticede Yeşilköy'den bir adım ilerisi.

Çok sevdiğimiz S.'nin 50. yaşgünüydü. Onun kendi arkadaşları, akranları, en sevdikleri ve biz hep beraberdik kutlamada. Gece, eğlenceli geçmesinin yanı sıra temenni ettiriciydi bizim için. 4'müz de, geleceğimiz için bugünkü duygularımızla kalmayı diledik. En iyide ve en kötüde, bugünkü gibi teklifsiz bir dostlukla.

İlginç bir şeydir dostluk. Telaffuzu ucuz olmamalı, hele hele arkadaşlık ile hiç karıştırılmamalıdır.

A. ailesinin sanıyorum her şeyden üstte tuttuğu değerlerden biridir. J.A. & F.A. çocukluğumdan beri "sen tek çocuksun, biz her an ölebiliriz, hayatta bir anda her şey değişebilir, o yüzden de güçlü olmalısın, kardeşin de olmadığı için kendine kardeşin kadar yakın dostlar seçmelisin bu hayatta" gibi cümleler kurarlar.

Doğrudur, insan ailesini seçemez ancak dostlarını seçebilir. İnsanın dostu ile "konuşmasına" bile gerek yoktur, beraberken de sessizce oturabilir, tek bir hareketinden neyin ne olduğunu anlayabilir. Uzun zaman görüşmese de tek bir mesaj, tek bir telefon veya bir fincan kahve etrafında gerçekleştirilen buluşmada her şey yine kaldığı yerden devam eder.

Aile içerisinde her şey günlük gülistanlık giderken bir anda "para" gibi abuk bir mevzuda ipler kopabilir. Dostlukta da aynı şey geçerli olsa da o ilişki kelepçe gibi bağlamaz insanı, yürüyüp gidebilir insan, oysa ki ailede hep kandan, yükümlülüklerden, zorunluluklardan bahsedilir.

Aile ve dostlar söz konusu olunca kendimi hep şanslı gördüm çünkü onları hep yanımda hissettim, değerlerini taşıdım. Yargılanacağımı düşündüğüm ânlarda yargılanmadım, sadece mutluluğum istendi. Bundan daha güzel ne olabilir ki?

Sanıyorum şanslıdan öte gerçekten zenginim ben... Her daim iyi ve kötüde benim yanımda olan ailem ve dostlarım var, işte asıl zenginlik bu olsa gerek. Yoksa çantan, araban, evin büyük paralarla değer görmüş, etiketler yapıştırmış üzerine ne var ki, yanında bunları tebessüm ederek paylaşacağın ailen, dostun, sevdiğin yoksa ciddi fakirsin demek.

***

Gecenin devamında gidilen Roxy 'yi anlatıp da yukardaki haysiyetli konuları tuzla buz etmeyeceğim. Ancak M. çantasını R. de telefonunu çaldırdı. Tatsız oldu.

No comments: