Friday, November 21, 2008

Cuma eğlencesi # 28

Cuma, lodos, soğuk, sallapati hal, baş ağrısı derken coşan people dünyası..

İşte sevmediğim, beğenmediğim kadın Gwyneth Paltrow. Üzerindeki bayağı kötü bir elbise. Kendisi müthiş ince müthiş makrobiyotik zayıflıkta olsa da güzel de olmamış şık da olmamış. Hele hele olmayan göğüslerinin üzerinden düşen bir elbise ile hiçbir şekilde şık olamaz bu kadın. Elbise atmıyorsam kankası Stella Mccartney imzalı. İşin ilginci benim beğenmediğim bu kadını geçen hafta ingiliz medyası dalga konusu yaptı. Kıyafetleri ve özgüven sorunu sebebiyle. Giydiği kıyafetlerin yaşını yansıtmaması, sürekli "ben çok inceyim ama bir o kadar huzurlu yogiyim" dışavurumu ile birlikte giydiği ilgi çeken çok genç hollywood oyuncu tarzı kıyafetlerin uymadığı yönündeydi makale. Zaten beğenmem, işte dedim düşüncelerimi anlayan çıktı bir yerlerde diye. Eski top modellerden Helena Christiensen. Elbise de rengi de kumaşı da boynuna astığı fular da güzel. Ama asıl elindeki lacivert saten el çantası çok güzel. Pek belli olmuyor ama çok güzel çanta. Lacivert renge tutkum zaten malum. Kadın da güzel kadın işte. Fotoğrafçılık yapıyor şimdi, Liam Gallagher vs aşklarından sonra çocuk, evlilik derken yıllar geçiyor (pek bir içli yazdım ama ilgisi yok tabii).
Artık çirkin ördek yavrusu olmayıp kas yapıp iyice parlayan italyan iç çamaşırı mankenlerine benzeyen Marc Jacobs alemlerde giydiği etekten sonra bu sefer de elinde kadın el çantası ile (purse de denilebilir) boy gösteriyor. Ceket beyaz gömlek ve sakallı erkek beğeniyorum da elde çantalı olanını almayayım ( bu arada az önce yemekte beğendiğim tipi anlattığım arkadaşım "senin beğendiklerine gayet paralı kıro erkek ağır abi tadındaki erkek tipi" diyoruz dedi, ben gülmekten dağıldım ama inkar da edemedim. frankie? acaba? hmm olabilir.)
Derken efsanevi modacı Valentino (ki müthiş markadır valentino. asalet zarafet ve seksapel, hepsi mevcuttur) artık pörsümüş yüzü ve cildi ile karşımıza çıkıyor. Derisinin rengine yorum yapamayacak kadar şaşmış durumdayım. Geçiyorum ama Valentino bu ne hal demek istiyorum. Bu renkte yaşayan bir sen bir Roberto Cavalli, bir de Fedon. Of ki of.
Değişmeyen insan Anna Wintour. Saçları, fönü, makyajı, kıyafetleri ile aynı. Saygım sonsuz ama tarzı bazen beni sıkabiliyor. Ama kendisi Anna Wintour'dur, başka lafa gerek yok.

Gerçekten ruslar ve eski doğu bloğu insanları giyinmeyi bilmiyorlar, hele zevkten sahibi olmaktan ise bihaber yaşıyorlar. Hana Soukupova. Uzun ince sarışın mavi gözlü ama zevksizlik abidesi bir insan. Elbise desen elbise değil, mevsimi desen o hiç değil, saçları perma desen yazık, duruşu desen bir top modele yakışmayan eziklikte. Sadee diz kapakları ve omuzundaki Chanel olduğunu tahmin ettiğim çanta tutunur, geri kalanı isteyene verelim.

Cuma. The night is young. Ama lodos var. Sallanırım ben.

No comments: