Saturday, August 9, 2008

Gece ve sabah :hiç hesapta yokken

Gece: Hiç hesapta yokken, herkese "hayır çıkmayacağım" demişken, yarı giyinik vaziyette sakince keyif yapıyorken, artık yatarım diye düşünüyorken, çalan telefonu son anda görüp açıyorken, "hadi gel hadi gel" söylemlerini duymazdan gelmeyi düşünüyorken...nişantaş, hemen herkes (hemen herkes), leopar babet, eskinin eteği bugünün bluzu ve elbisesi, piton çanta, varla yok arası makyaj, wish you were here ( m. hissetti, söyledi, "wish you were here "girdi hiç sevmediğim şarkıların ardından), black, fear of the dark, ...

Sabah
: Hiç hesapta yokken, geleli 1 saat bile olmamışken, uyuyorken, 05:30, çalan telefon, endişeli bir sekvotka, hiç dağıldığını görmediğim çirkin ama karizmatik erkek b.'nin dağılmış hali, samimiyet, samimiyet ile "benim evim senin evin" duygusu ile gelen kadim dostum sekvotka, boşa ayıltma çabaları, balkon, güneşin doğuşu, topkapı, denizin güzelliği, denize atlama arzusu, sabahın ilk şehir hatları vapuru, kimono sabahlık, sultanım-paşam, kapanan gözlerim, kalkması gereken ama kalkmak istemeyen çirkin ama karizmatik erkek b., tost, songs in the key of life, evdeki lilyum kokusu, deniz kokusu ve şiddetle istenilen espresso kokusu.

Hiç hesapta yokken eğlenceli gece, yorucu ama dostluğun göstergesi bir tan vakti, uyku arzusu hissedilen bir sabah...That's life. Frankie, I love you. İşte güzel olan da bu!

No comments: