Friday, July 25, 2008

İltifat


Her köşesinde açılan boktan kafe ve dükkanları ile mahalle veya cumhuriyet neredeyse sakinleri için feci bir hal alıyor. Bunlardan elle tutulacak olanlardan biri de mahallenin epey vasat ama bir o kadar popüler şarküterisi olan Antre'ye rakip olabilecek bir şarküteri. Akşam yemeğine geleceklere hafif yaz mönüsü niyetiyle müşkül pesent müşteri testime tabii tutmak için yeni şarküteriyi denemek istedim.
*
Güzel, çirkin, iyi kötü farketmez herkes bir şekilde birilerinden iltifat duymuştur, hoşuna gitmiştir, içini kıpırdatmıştır. Hoş bir şey tabii iltifat edilmek. Hele bir de sevdiği beğendiği insandan geliyorsa hayat bayram. Benim de aklımda kalan, birkaç ayrı insandan gelen, çok hoşuma giden, yüreğimi serinleten iltifatlar olsa da dün hayatımdaki en ilginç belki de en güzel iltifatını duydum.
*
Tüm küstah ve müşkül pesent tavırlarım içerisinde "444 var mı?" , "eski kaşar biberli mi?" , "hmmm keçi peyniri soignon getirmişsiniz, hiç fena değil" gibi laflar ederken karşımda şaşıran sonradan anlattığına göre Şişli'nin eski şarküterilerinde çıraklıktan yetişmiş olan satıcı "hanımefendi siz galiba eski İstanbullulardansınız, aileniz sizi çok iyi yetiştirmiş" diyerek belki de duyduğum en ilginç ve de en güzel iltifatlardan birini etmiş oldu. Bunun ardından elbette sohbetin arkası ısmarlanan espresso ile geldi geldi, konu yeşilköy'e, şişli'ye, gayri müslimlere ve gündeliğe katkılarına, yeni süpermarketlerdeki şarküteri çalışanlarına, "biberli eski kaşarı" nasıl içinde biber taneleri olan peynir sanmalarına, vergilerin yüksekliğine vs geldi.
Elimde torba ile ayrıldığımda ağzımda şekersiz espressonun acı lezzeti ile elbette tebessüm eder vaziyetteydim.

P.S. hemen püskürülmesine gerek yok; cümleyi aynen yazdım, ne ekledim ne de çıkardım.

No comments: