Friday, July 11, 2008

Büyük mesuliyet

Büyük mesuliyet çocuk sahibi olmak.

Nereden geldi böylesine hafif konuların ardından diye düşünülürse açıkcası vicdanımdan başka bir şey değil. Cuma günü/gecesi olması sebebiyle yapılan hazırlıklar, denenilen kıyafetler, kurulan hayaller vs derken birden vicdanım mantığıma seslendi.

Geçen günkü ufak çaplı atlatılan reflü krizinden sonra patates haşlamaya gelen J.A.'nın üzüntülü halini gördükten, F.A.'nın telefondaki sesini duyduktan ve her ikisinin de "ama ben senin annenim/babanım" lafından çarpıldıktan sonra bütün cuma hazırlıklarımda biraz fazla sorumluluk sahibi olduğumu hissettim.

Çok büyük bir mesuliyet çocuk sahibi olmak. Ömür boyu bitmeyecek bir mesuliyet bu. İyi günü var, kötü günü var. İyi evlat var, kötü evlat var. Ama asıl varolan bir kere sahip olunca atsan atılamayan satsan satılamayan bir durum söz konusu olması.

Feci korkutucu bence. Ya da en azından bana göre. Korktuğum şey yeterince verememek, ilgilenememek, bana sunulanları sunamamak. Elbette verdiği duyguyu, tattırdığı mutluluk hissini tartışmıyorum ama herkes çocuk sahibi olmak durumunda değil, ayrıca olmamalı da. Ben istediğim şeyleri veremiyorsam, ailemin bana sunduklarından daha iyilerini kendi çocuğuma yaşatamıyorsam neden çocuk yapayım ki? Sırf kendimi tatmin etmek için mi? Zaten bencilce bir istek olan çocuk yapma isteğim (hemen püskürmenin alemi yok. psikolojik olarak tanımlanmış bir olgu bu.) kendi hırsıma yenilirse? Kendi küçük hesaplarım için bu durumu kullanırsam?

Üzerinde çok düşünülmesi gereken bir karar bu. Ya da bana göre öyle. Her şeyin tartılıp her şeyin hesaplanıp verilmesi gereken bir karar. Bir kez daha görülüyor ki bazı konularda hiç mi hiç sürpriz insanı değilim.

2 gündür J.A. & F.A. 'nın halen yaşadıkları mesuliyet halini düşünüyor ve açıkcası içim acıyor "ne kadar üzmüşüm" diye. İnsan hala bu yaşta eşşekk kadar olmuş evladına üzülür mü diye ama oluyormuş. Ömür boyu süren bir mesuliyetmiş evlat sahibi olmak. Büyümesi, ayrılması, evlenmesi, kendi çoluk çocuğa karışması hiçbir şeyi değiştirmiyormuş. Evlat her daim evlatmış.

Çıkmadan, giyinmeden, süslenmeden, geceye doğru yönelmeden önce ağır oldu ama iyidir arada bir vicdanın sesinin kendini duyurması.

No comments: