Saturday, March 8, 2008

P.S. # 4

* Alınan vitaminlerin bir işe yaramadığını düşünürken son 1 haftadır foşur foşur sesler çıkartan ginseng plus işe yarıyormuş. Bu sabah dün gece sabaha karşı eve dönmüşken bile spora gidebildim. İnanılmaz ama gerçek. Ben dahil olmak üzere kimseler inanmadı ama yarın da gideceğim-diye umuyorum. Haftada 3 gün gidersem gayet şahane olur şekerim de reflüm de...

* Daha dün çoluk çocuk ve onların bacaklara sarılması vs diye konuşurken "ben tek çocukta kalırım" diyordum ki...
Bugün büyük türk büyüğü ve ne yazık ki ülkeyi yöneten kişinin "en az üç çocuk yapın" vecizesini duyup, okuyup neye uğradığımı şaşırdım. Sebebi ise "kökümüzü kurutacak olmalarıymış". Ne kadar acıklı bir şey! Artık eski zamanlarda yaşamıyoruz. Hayat eskisi kadar kolay, eskisi kadar mütevazı değil. İnsan çalıştığında emeğinin karşılığını alamıyor, aldığı ise elinden anında uçup gidiyor. Bana göre, çocuk sahibi olmak ciddi bir şey. Hem de çok ciddi bir şey. "Yapayım nasıl olsa her şey yoluna girer" diye düşünebileceğim bir durum değil. Belki fazla titiz, fazla detaycı, fazla hesaplı bir görüş ama that's the way I am diyeyim.
Ülkeyi bok gibi yöneten kişi "merak edilecek bir şey olmadığını çünkü her bir çocuğun kısmeti ile beraber geldiğini" de eklemiş.
Elbette yapan yapsın ama benim hanım hamamım, bankada tarafımdan harcanması beklenen milyon dolarlarım olmadığı için ben tek sayıda kalırım diye düşünüyorum. Ne var ki hayat bu, neyin ne olacağı hiçbir zaman belli olmuyor ama tercihim ve isteğim tek olanda kalmak (tek çocuk olmaktan gayet mutlu olduğum için diğeri bana zaten sıkıcı geliyor).
Benimki şahsi kanaatim, kim ne yapar bilemem ama üzücü ve yanlış bulduğum ülkeyi yönetenlerin ne kadar cahil, ne kadar sıradan, ne kadar ileriyi göremeyip plansız programsız savlarda bulunmaları. Kendi aralarında bunu konuşsalar neyse, bunu bütün ülkeye söyleyip zaten varolan işsiz, vasıfsız ve cahil bir toplumu daha da kısır daha da yerinde sayan bir yerlere götürecekler çünkü ne yazık ki bu topraklar hala 13 yaşındaki kız çocuklarının 50 yaşındaki adamlarla evlendirildikleri, çalıştırılmadıkları, hiçbir özgürlüğün yaşanmasına izin verilmeyen bir ülke.
Bu satırları yazan ben şanslılardanım ama olamayabilir, suyu elektriği olmayan bir köyde doğan da olabilirdim. Aile, doğuştan sahip olunanlar gibi mevzularda her şey tamamen bir şans ve tesadüf desek yalan olmaz ama en azından benim yapacağım ve benim çocuğum diye sahipleneceğime bana verilenden ve hatta ondan daha fazlasını verebilmeliyim; çünkü bu şans veya tesadüf işi olmayıp sadece kendini, yaşamını, onun yaşamını bilip, neyi yapıp neyi yapamayacağını düşünebilmek ve buna göre davranabilmekle ilgili.
Nefret oklarına gerek yok, yukardakiler bana göre doğru olan. Katılmayan ise 3, 4, 5 yapabilir, bence hiç mahsuru yok.

No comments: