Friday, July 17, 2009

Cuma eğlencesi, 16

Kendime izin verdiğim bu manasız sıcak temmuz gününde birazdan kendimi fedoramın altında sokaklara atmadan, the streets diye bazı mekanlara doğru yol almadan bir süredir ihmal ettiğim cuma eğlencesini yazayım dedim.Victoria's Secret mankenlerinden Adriana Lima. Biliyorum ki türk erkekleri bayılıyor kendisine, "insan değil, huri, melek, yengeniz (bu yengeniz lafına ayrıca bayılıyorum. ha evet oldu, bekliyor o da seni, ailesine de söylemiş yarın güllüoğlu'ndan yaptır baklavayı götür sizinkileri istemeye)" gibi sıfatlarla beğenisini sunuyor filan. Tamam, eyvallah, güzel kız, vücudu da fevkalade. Ama yani işte yani. Kadın ve erkek beğenisi bir yere kadar birbirini tutuyor, bir yerden sonra istekler ve amaçlar ayrılınca bitiyor. Neyse bizim yağız delikanlıların tabiriyle insan olmayan huri yenge- başkasından- hamile haliyle Louis Vuitton gecesine katılmış. Birkaç senedir bir baby boom hadisesi var celebriti dünyasında. Hepsi pıtır pıtır hamile kalıyor. Gisele Bundchen de hamile. Zaten evlendiği adamın önceki sevgilisinden olan çocuğu için "benim kendi çocuğum" gibi laflar ediyordu, bence iyi olmuş doğurunca rahatlayacaktır ama arkadası gelir derim ben. 2 de olur 3 de olur. Katolik brezilyalılardan bahsediyoruz, bazı şeyler yasak katolik anlayışına göre, hatta Papa Hazretleri haftalık beyanatında her hafta kürtajı reddediyor. O yüzden Gisele 1,2,3 olur, bol çocuklu bol kardeşli aileden gelen aile geleneğini devam ettirir, çocuklar "bencillik, kıskançlık nedir bilmez; mütevazılık paylaşma nedir" öğrenmiş olurlar. Bravo! Jesus loves you.Son yıllarda çıkan en iyi tasarımcılar yani Proenza Schouler ve Chloe Sevigny. Yani tasarımları çoğunlukla güzel diyelim çünkü Chloe'nin üzerindeki acayip şey evlere şenlik bir hadise. Deri veya lateksten yapılmış bir tulum. Bence kabus ama ver bunu Ece Sükan'a, giyip çıkmazsa en adiyim. Ama işin gerçeği biraz eskimiş yani mutlaka vintajjjj olması lazım giyeceği şeyin. Çocuklar lütfen, yeni bir şey giymiyor kendisi, biliyorsunuz, mutlaka vintajj olması lazım yoksa. Israr etmeyelim lütfen.Kızı değil ama tasarımcıyı biliyorum: Phillip Lim (ki ciddi bir beğeniyle izliyor, kendisinden aldığım çantayı beğeniyle taşıyorum. elbiselerine para vermeye daha içim acıyor ne yazık ki). Şimdi elbise ve şapka (ki o clockwork orange şapkalarından hoşlanmıyorum. şapka dediğin maskulen hatlı olacak) güzel, kız da hoş ama o çanta (ki her daim leopar desenine tavım) ve o ayakkabılar kabus olmamış, fazla zorlama olmuş. Zaten şu kafes tipli ayakkabılardan nefret ediyorum ama gel gör ki her yerdeler, herkesin ayağındalar. Hani tarz olmak için fazla çaba olunca olmuyor, pörtlüyor bir yerden.Ortalama, sıradan zevklere sahip sıradan kız tarz yapmış, çok çılgın (!) desenli bir tişört giymiş hafif rocker imajı vermiş altına kot ve stiletto giymiş. Ama saçlar küt ve fazla derli toplu bu tarz için. Sanki giydiği bu kıyafet değilmiş de aslında boynunda inci kolyesi (hatta üstünde altın zincirde minik haçlı kolyesi bile olabilir), beyaz bebe yaka gömleğinin üzerine pembe kaşmir hırkasıyla okul kitaplarını taşıyan alpha/delta üyesi muhafazakar amerikalı üniversite öğrencisi duygusu veriyor. Durmamış ki üzerinde. Gayet beğendim. Hem sade hem glamour hem paçoz görünümlü değil hem klas. Tamamdır. Böyle şortları görünce çok kıskanıyorum. Üst bacaklarım benim istediğim incelikte olsa her gün böyle çıkarım sokaklara (biliyorum altın rengi filan, ağır kıroyum. az önce r. de telefonda söyledi "ağır kırosun" diye. güldüm, "evet biliyorum" dedim).
Gossip Girl erkeğim Chuck Bass 'in gerçek hayattaki sevgilisi. Olur, tutunur. Gerçi saçları kıvırcık epey yoluk yoluk duruyor ama hoş kız. Fakat çantası bayağı güzel, kolyesi de sanki epey dikkat çekici. Olmuş.İşte effotless chic ve cool. Sağdaki tabii. Gömlek, kot, kemer hatta havaianaslar güzel. Kız da hem hoş hem kool. Sadece o düğmelerden 2 tane daha açabilirdi. Ne de olsa pek göğsü yok gibi duruyor yani açabilir. Mesela ben hep açmak istesem de bazı gömleklerde olmuyor hem kesim hem düğme yerinin azizliği, o yüzden de bazen-nadiren de olsa- küçük göğüslü kızları kıskanırım ben.Soldaki sarışınlığı epey kötü olmuş adını unuttuğum mankenlerden sağdaki de Carine Roitfeld. Carine Roitfeld'in ipek/saten tulumuna, kumaşa, kesimine, duruşuna, belindeki kemere, elindeki çantasına hasta oldum. En şıktır kendileri bu post için.
Hava buralarda o kadar sıcak ki giyinsen, makyaj yapsan kaç yazar. İki saniye sonra akıyor her şey, kıçından ter damlıyor. Çıplak çıkmak ve bu duruma bir çare üretilsin istiyorum. Gidiyorum.

No comments: