Wednesday, October 10, 2007

Kim, kimin sıfatı, kime aidiyet




Bazı konuşmaların, bazı durumların ve bazı renklerin üzerine cuk oturdu yukardaki. Sabah sabah yine şen kahkahalarımı attım.
Dün le boss toplantı yapacağımız kişiyi söylerken o çook ünlü ingiliz gazetecinin ismini telaffuz etti ve "valla ne yaptığını, ne sıfatla geldiğini bilmiyorum ama karısıymış. hiç de anlamam ben böyle kadınları, birilerinin karısı olarak hayatta varolmalarını üzücü bulurum" dedi. "Aynen sonuna kadar katılıyorum" dedim ve toplantıya geçtik.

Gerçekten de anlamadığım bir konudur, neden bir kadın sadece evlendiği adamın karısı olarak anılmak ister? Hayatta "beyin karısı ve çocuklarının annesinden" başka bir sıfat taşımak istemez mi? Aidiyet hatta sahiplenmek ve sahiplenilmek duygusu bu mudur? Kimse coşmasın ekran karşısında ama değildir işte.
Demiyorum ki illa süper bir kariyer yapsın, hayatı sadece kariyer olsun gerisi yalan olsun veya kendimi kimseye ezdirmeyeceğim saçmalığından ve inadından adamı ezsin. Never ever! Ancak ...
Herhalde burada ortaya çıkan durum daha çok eğitimle alakalı (eğitim diyorum öğretim değil). Bana ters geliyor, açıkcası anlamıyorum da. Hani böyle konuşuyorsun da sorulacak olursa sen ne isterdin, nasıl olmasını tercih ederdin denilirse isteyeceğim "beraber anılmaktır".
Zamanında yine demiştim "bazı çiftler vardır beraber bambaşkadır, hem ayrı dururlar hem de beraberdirler, ışık yayarlar, hemen farkedilirler" diye. Evet renkleri güzel bir gölge olmaktansa böyle bir beraberliği, renklerin birlikteliğini aidiyetimi de sağlamış şekilde tercih ederim.
whatever diyoruz ciddi konulara ...
P.S. Buralarda her şey ile beraber telefon santrali denilen şey çok iyi çalışmadığından eğer direkt numara aranmıyorsa sürekli yanlış bağlamalar, yanlış isme yöneltmeler filan yaşanıyor. Hatta yaşanmakla kalmayıp bir de dalga konusu oluyor.
Az önce, cep telefonunda havalı havalı konuşurken çalan ofis telefonu ve:
a.- hmm hayır, yanlış bağlamışlar
- aaa x hanım değil mi
a.- hayır değil. 1234 ü tuşlayın
- aaaaa ama olmaz böyle
o sırada bu konuşmaları duyan cep telefonundaki insan- hahah seni sekreter mi yaptılar oraya? hahaha
a.- o sekreter sana bir uçacak göreceksin
c.t.i.- sekreter olmuşsun kızım sen
P. S.(2) Ofise gelen dergilerden çıkan Totti posterini konuşuyorduk M. ile günlük telefon seanslarında ve ben de "aslında asmak istiyorum da şimdi öyle totti motti olay olmasın, tasa olmasın bu kadar tasarımın içinde" diyordum ki... aynen astım arkamda duruyor, üzerine 1-2 tasarım bir şeyler çaldım diğer birimlerden onları da koydum, tamamdır. Peki bu iddalı ciddi dergi neden Gattuso posteri vermiyor? Verdi de ben mi kaçırdım, ki muhtemeldir, almıyorum çünkü. Üff sevmiyorum entellektüel futbol yazıları, futbol yazarları. Hep bir metafor hep bir komplikasyon. Bir rahat bırak, altı üstü bir oyun işte, oynansın güzel güzel. Ne o kelimeler, acayip karmaşık cümleler, sanki atom fiziği dersindeyiz.

No comments: