Sunday, September 13, 2009

Never on sunday : " cuma eğlencesi"

Muhtelif aksilikler, yaşananlar derken bir anda ihmal ettiğim, yazmayı nedense es geçtiğim cuma eğlencesi'ne dönmek istedim. Ki garip yağmurlar, garip havalar, garip zamanlar mevcutken, gökyüzünden bize bereket değil de kabus yağıyorken...
New York insanını seviyorum. Garip bir tutkusu, yaşama dayanma tutunma gücü var. Ve belki de en güzeli herkesin bir şekilde oralı olabilmesiyle ilgili; gidip yaşadığın hayata katıldığın sürece NY'lusun. Nerede doğduğunun vs hiç önemi yok. Ha tabii bir de biz genç türkler var. Her yerde olup her yerde türklerle dolaşan, türklerle beraber olan, türk lokantalarına giden ve sürekli Türkiye'yi özlediğini dile getirenler vs. Hemen geçiyorum bu sıkıcı grubu ve resme geliyorum. Sağdaki gülen insan ki bence gülmeyip ciddi suratsız ifadesi ile ortalıklarda dolaşmalı, Daria Zhukova. Kendisi zengin ruslardan; babası bayağı zengin rus oligarklardan, sevgilisi ise muhtemelen daha da zengin daha da popüler bir insan olan Roman Abramovich. Elbisesi güzel, ayakkabıları bence çirkin ama o elbisenin altına olmuş ve galiba kendisi hamile. Gerçekliği hakkında hiç fikrim yok ama görüntü, elbisenin üst kısmının dar olup altının çadır gibi geniş olması, topuklu giymemesi ve yüzdeki geniş gülümseme itibariyle bence hamile.
Arkadakileri bir şekilde biliyoruz da öndeki gözlüklü şu küçük kız kim? Kendisi Tavi Gevinson, 13 yaşında ve geçen sene tutmaya başladığı moda günlüğü sayılabilecek " style rookie" adındaki moda bloğunun sahibi. Kendisi ayrıca Daria 'nın başında bulunduğu POP dergisi'nin kapak kızı. Söylüyorum kendisi geleceğin Anna Wintour'udur. Eğer bundan 10 yıl sonra dergiler hayatta kalmayı sürdürürse. Ama bence kalır, Tavi de 22-23 yaşında böylesine yüksek bir pozisyona gelmiş en genç insan olur. Ha arkadakiler mi? Soldakini bilmem de-belki annesidir-, bir moda olduğu idda edilen müthiş sönük insan Sofia Coppola ve Rodarte markasının tasarımcı kardeşlerinden biri.

Aynı gece, Tavi ve diğer people insanları. Gwen Stefani 'nin ne tipini beğenirim, ne müziğini, ne olmayan tarzını, ne de L.A.M.B adındaki markasını. Tek kelimeyle kabus bir kadın. Kuaförde türk moda dergilerini okurken Elle 'in kapağına koyduklarını fark ettim ve kendisine dair "beğenmeme" halimde bayağı yalnız olduğumu düşündüm. Fakat haklı olabilir insanlar, demek ki hitap ettiği bir kesim var ki bence "average white girl"dur kitlesi. Bizden de beğeneni çok sanki. Ama biz kızlarda hep genç kalabilen-özellikle de doğum yaptıktan sonra- kadınlara karşı fazlasıyla bir beğeni söz konusu. Ve muhtemelen kendi başımıza gelirse nasıl olacağını tahmin ederek korkuya kapılıyoruz. Ancak ne olursa olsun Gwen Stefani şu çirkin saç rengi çirkin kırmızı ruju ile hayatta özeneceğim kadın tipi olamaz-karın kasları ne kadar muhteşem olursa olsun. Yanındaki de emekli rockçı kocası, ki bence adamın müzik hayatı bu kadınla evlendikten sonra kaydı; hoş müzisyen hali de çok matah değildi. İbretlik olsun diye koydum bu resmi. Kız hoş, uzun ince bacak boyu benim boyum kadar, hadi giydiği elbiseyi de anladım -ki ben tek omuzu kapalı elbiselerden nefret ediyorum ama zaten elbisenin modeli gereği boyundan geçen yakası varken neden kolyeleri mücevherleri takıp takıştırmak ister ki? Görgüsüzlükten mi cehaletten mi yoksa kedi yağı bol bulunca kıçına sürermiş misali her şeyden takmak her şeyi göstermek istemesinden mi bilmiyorum ama sıkıcı olmuş. Yanındaki de herhalde elbisenin tasarımcısı.
Kötü müzik yapanları bırakıp gerçek müzisyenlerin yanına gelirsek elinde şampanya kadehi ile duran ve hiç yaşlanmayan Bjork ve Nellee Hooper. Nellee Hooper müthiş prodüktörlerdendir. Gerçek anlamda. İçimden geldi, biraz Bristol olsun istedim sayfada. Erken yaşta rehab tecrübesi yaşayan Hollywood starlarından Mischa. Üzerindeki dore cekete tavım, bulabilmeyi ummuduğum payetli ceketlerden. Ama böylesi, yoksa bende de var payetli ceketler vs. Ayrıca yanındakinin leoparımsı elbisesi de şahane.Kool ötesi Chuck Bass karakterinin dizisi Gossip Girl'den "fakir ama iyi genç kız". Dizideki hali de kötü ama dışarda daha da kötü giyiniyor. Şu giydikleri nedir, o saç rengi ve boyu ve tabii hiçbir şekilde kendisine yakışmayan ruj rengi nedir? Kötü ama öyle böyle değil, ağır kötü,resmen kabus (geçen gün f.a. ile konuşurken "ağır kötü" dedim de azarımı işitip oturdum yerime. biliyorum benim gibi iyi ve düzgün türkçe konuşup yazan biri böyle yanlış ifadeler kullanmamalı ama sanıyorum ki gündelik hayatın dile kattığı bazı ifadeleri çok seviyorum; "ağır kötü" gibi).
Uzun zamandır ilk defa Anna Wintour 'u beğeniyorum yukardaki resimde. Elbise güzel, rengi güzel, taktığı takılar güzel ve cidden uzun süredir sıradan Anna Wintour halinden çıkmış, iyi olmuş.
Gençler, iyi akşamlar? NYC gençleri. Büyük gözükseler de muhtemelen benden en az 5 yaş küçüktürler (benden sadece 1-2 yaş büyük olup da ne kadar kabus, ne kadar sıkıcı, ne kadar vasat hayatlar sürüp genç ve güzel olduğunu düşünenlerin olduğu gibi. just an illusion. ama bu "just an illusion" hadisesinde en bomba durum insanın elindekini bambaşka görmesidir.misal eldeki güzel marmara'dır ama insan onu petrus gibi yansıtır. kendisi de çok iyi bilir ki o sadece güzel marmara'dır hadi 1-2 akıllıca hareketle, şekle sokma ile en fazla"angora" olur ama dışarıya "petrus" olduğunu söylemek zorundadır çünkü o da çok iyi bilir ki bir güzel marmara asla petrus olamayacaktır, üzümü, soluduğu hava, beslendiği toprak her şeyi ile farklıdır ama öyle söylemek zorundadır çünkü hem her şeyin farkındadır ve hem de her şey için çok geçtir ) . Ben tabii ortadakini beğendim. Pembe taytını geçiyorum ama yamuk gülümsemesi saç rengi ile sanki bir anda içten gelen bir tanış hissi yaşadım (yani o kadar ny'luyum. hoş, serdar turgut var asla geçemeyeceğim ama olsun o erkek ben kız, liglerimiz farklı). Deliler gibi gözlük takmak istesem de gözlerim bozuk değil yokşa şahane halime bir katkım daha olurdu. Zut alors!NY'lu gençler eğlenmeye devam ediyor. Model manken filandır ama çok güzel kız. Herhalde 17-18 yaşındadır. Young and Beautiful insanlardan kendisi. Cidden güzel. O mini ötesi neredeyse olmayan beyaz elbiseyi giyebilmiş olup sokaklara çıkmasına ve bacaklarının güzelliğine ayrıca hayranım. Gerçekten de güzel güzeldir bu dükkanda (çirkin de çirkin).
Benden dahi büyük yaşlı sayılacak, ifadeli bir yüze sahip güzel mankenlerden Shalom Harlow. Shalom ibranice de barış demek ama ona bu ismi koyan ailesi musevi değil. Şu ışık yüzünde parlamasa daha da güzel çıkacaktı ama böyle de güzel, elbisesi güzel kendisi güzel taktıkları güzel. Çizmeler hariç. Ama kendisini beğendiğim için bu detayı geçiyorum ve uzun zamandır göremediğimiz Hana Soukupova'yı İpekyol reklamlarında gördüğüm bilgisi ile bitiriyorum .
Ayrıca dün gece maça gidenleri çok kıskandım, gitmek dahi istedim ve bir şeker hastası olarak yediğim çikolatanın haddi sebebi yok, herhalde birazdan şeker komasından gideceğim.
never on sunday...

No comments: