Sunday, March 31, 2013

Never on sunday: moon sickness

Gerçi geçen hafta Big Sista E.K. telefonda demişti "dikkat et bu dolunay çok ağır geçecekmiş, ayın 2sine kadar dikkatli olmak lazımmış" diye. Gerçekten de öyle çıktı, bir nevi monster moon, bir nevi moon sickness yaşandı ama elbette geçti gitti, bahar geldi çöreklendi yüreğimize. Ama yine de Taviani Kardeşler 'in 1984 tarihli Sicilya'da geçen Kaos filmindekileri andıran  moon sickness sahneleri, dolunayda değişen insan davranışlarını, delirmeleri olmadı değil, bazı dakikalarda, anlarda. Yine de iyi ki olmuş, iyi ki oluyor ki, güçleniliyor yola da öyle devam ediliyor. En güzeli ise değiştirilmeden sadece zamana, gidişata, olayın kendisine uyum sağlanarak gidiliyor, ilerleniyor.

cuma, gidilemeyen spor ve başlayan hafif moon sickness, eğlenceli cumartesi başlangıcı, sıcak hava, gitgide artan sıcaklık, ay telaşı,2 dk süren telefon konuşması ve monster moon ziyaretinin resmen başlamış olması, g.g.'nin ocakbaşı kutlaması yemeği, güler ocakbaşı, nedense önceki sefer gibi olamaması, "1 hafta önce ayırtmıştınız", başka usta ve bir şeyleri eksik etler ("elbette vejeteryanım"), gut olma yolundaki iddialı hareketler, leopar/çita baskılı bluz, elbette ödenemeyen hesap, elbette içilen rakılar, elbette yenilen etler, elbette spastik kahkahalar derken terleten çoraplar, trençkotlar, geceyarısı trafiği, pazar, never on sunday tiril tirilliği, crepe suzette denemeleri, gitgide daha da artan sıcaklık, limonun mutluluğu, monster moon'nun ağırlığı, çıkışları, yükseliş ve mantığa geri dönüş, hitchcock, güzel film, emotional eater olduğunu öğrendiğimiz ve foie gras'ları ard arda mideye indiren hitchcock, mcdonald's kadar iyi olamayan elit hamburgeci mano burger'in kötülüğü, pazar gecesi hafifliğine geri dönüş, ay etkisinden sıyrılış, dolunay etkisinden iyice uzaklanış, perdeyi indiriş, derin nefes alış ve normaliteye geri dönüş ... amin.

p.s. fil hafızam artık yeni bilgilere, yeni öğrenimlere o kadar açık değil. belki de fazlasıyla dolu. ama iş eski olunca, ilkokulda videoda seyrettiğim kaos'u hatırlamak, dolunayda kendini kaybeden sicilyalı köylüyü veya köyün ortasındaki devasa kasenin içine giren adamın hikayesini hatırlamak o kadar kolay ki...ama yeni tanışılan isimler, yüzler, öğrenilen tarifler, kelimeler o kadar zor ki hatırlaması. belki de tam olarak hatırlamak istemediğim içindir, olabilir. 
 

No comments: