Thursday, July 21, 2011

Hot in the city, # 2


Güneşten pek hoşlanmayan biri olarak kendimi hiç böyle bir yerde düşünmemiş olsam da suyun, denizin, mavinin, lacivertin, bikininin, tiril tiril, hafif bir yaşama halinin varlığı ve bu varlığın getirdiği bossa nova mutluluk bile ani bir değişim kararını derinden etkileyebilir. Keşke etkilese. Keşke gitsem. Keşke gidip de orada yaşasam. Mesafeymiş, uzaklıkmış, başka kültürlermiş, burada bırakılanlarmış, aileye, sevilenlere uzaklıkmış bunlar boş işler. Eğer bir şey gerçekse devam eder, boş olmaz ama yok öyle değil, mükemmel görüntünün içi boş ise değilse zaten mış gibi yaşanıp gider bir ömür boyu sürer de sürer.
... brezilya'ya gitmek, ipanema'dan, copacabana'dan denize girmek, o hafif ve serin ve tiril tiril ruh halinde olmak, bossa nova dinginliğinde yaşamak (üzerimden bikinimi çıkartmam o kadar) ...
p.s. evet evet yukarda favelalar mevcut; farkındayım oradaki sosyolojik durumu. sosyolog olarak.

No comments: