Wednesday, October 13, 2010

Sabah keyfi # 4


O zamanlar alarmlı saatin ayarlı olduğu RBS ile uyanır, bol içerisinde kahve içerken France Inter 'de haberleri dinlerdim. Rahattım, rahattık. Döndüğümden beri sayılı seferler dışında France Inter dinlemiyordum. Sabah bir yerlere gitme yükümlülüğümün olmadığı 2007'de dahi. Bu sabah nedense içimden geldi. Havanın kabus şekilde mutsuz edici olması dönüp baktığımda dönüşümden beri kış ayları yüreğimde nedense hep bir kıpırtı, bir kaygı, bir endişe yaratmış. Oysa bugün bu yok. Açıkcası fark etmem zaman aldı ama bir süredir 15 yaşındaki ruh halim devam etse de epey büyüdüğümü gördüm. Manasız kalp çarpıntılarım (eğlenceli beyaz dizi tadındakiler değil, angoisse yüklü olanlar), spleen'i biraz daha geçen üzüntülerim, hiç beklenmedik insanlara, ortamlara, ilişkilere dair güvensizliklerim geçip gitmiş (hatta geçen gün konuşurken r.'ye söylüyordum). Zamanın her şeyin ilacı olduğu bir gerçek olsa da insanın da geçen bu zaman içerisinde kendisine yatırım yapması, kendi gerçekleri üzerinde çalışması geçen zamanın daha verimli olmasını, sonucunda bir şeylere ulaşmayı sağlıyor. Hadi bugün 33'üçüz de ya yine bugün 40 olup 44 olup "mış gibi" yaşasaydık ? Oooo poor little people! Yaaa işte sabah sabah hayat dersi de böyle olur!

Resim için de this is Krutenau! Üşenmezsem şu aşağıdaki resimde son evimi de gösterirdim ama üşendim. le matin, d'abord rbs et puis france inter et puis la fac et puis la ville.

No comments: