Monday, October 18, 2010

Eski bir masalın ana teması "tuz"



Tuz kadar sevmek diye bir şey var. Çok sevmeyi, "hayati" şekilde sevmeyi ifade ediyor. Çocukken duyduğum bir masaldan hatırlıyorum "babasını tuz kadar seven prenses" diye. Yemeklerine eser miktarda tuz serpen biri olmama rağmen yine de tuz önemli şey neticede. Vücudun ihtiyacı oluyor, istiyor. Dünden beri en çok istediğim şey, tuz ve çorba. Sadece bu ikisi.



P.S. dalga geçerek yorumlayacaklar için söyleyeyim şimdiden hiç yorulmasınlar; evet, tuzum da himalaya tuzu. brüksel'den almştım, aynen böyle küp küp, kendi rendesi var onunla rendeliyorsun. şimdi de himalaya tuz tezgahı getirteceğim, eti ve sashimi'yi onun onun üzerinde yapacağım.

whatever...

No comments: