Monday, October 11, 2010

Gecikmiş P.S.

- gerçekten de unutmuşum dünün anlam ve önemininin. meğer 10.10.10'muş ama gel gör ki günün 10 numara halini unutmuşum. nikah daireleri dolmuş taşmış, o gün yapılan her şey 10 numara olacakmış ama pek de ben farkına varmamışım. o kadar ki evlenmeyi kaçırmışım, özel anlamlı hareketlerde bulunmayı unutmuşum. hem de böyle bir gün 100 yılda bir geliyormuş da bana uğramamış herhalde. nasıl da sıradan bir hayatım var böyle?

- oysa 10.10.10'da çalışırken beyni herhalde kullandığı maddeden küçülmüş konferans takipçisi, daha önce arayıp ismini vermediği ve bu yüzden de izleyemeyeceği için her türlü dangalak "basındanım ben ama ismimi vermeyi unutmuşlar" gibi numarayı deneyip işe yaramayınca "çok kötüsünüz ama" dedi. ben de büyük bir zevkle hatta kahkahalar atarak "evet çok kötüyüm ben. sırayı işgal etmeseniz de gerçek basını alsak içeri" dedim. ne diyeyim ki?

- bugün ciddi suratsız ve kılım. cumartesi-pazar çalışmış olmak, istediklerimi yapamamış olmak, bugün yine her şeyin bir şekilde bir sebeple bana kalmış olması filan sanıyorum gün bitsin gideyim istiyorum. cidden. şampanya bile patlatılsa etkili olmayabilir.

- yine de, her şey bir yana dün beni çok ama çok şaşırtan biri ile tanıştım, uzun zamandır ilk defa birinden etkilendim. yüz yüze değil. taraf'ta "reddetmişim dünyayı" başlığı ile röportajı çıkan enver aydemir çok uzun zamandır beni etkileyen yegane insanlardan sanıyorum. okurken "helal be"den başka bir şey düşünemedim zaten.
garip bir ülke işte burası; bir böyle cesur dürüst düşündüğünü söyleyen inanan insanlar var, bir de sinem kobal gibi "sevgilisi kızar diye oynadığı rol gereği öpüşmeyen, koklatmayan ikiyüzlü" insanlar var. ya peki çok merak ediyorum, yaptığı işe oyunculuk diyor sevgilisi ile -evlenmeden- fink atıyor, çıkıp geziyor, tatile gidiyor da sevişmiyor mu öpüşmüyor mu bunlar kardeşim de dizi çekiminde kendini ahlaksız (!) göstertmiyor? bu ne ikiyüzlülük? cidden boşa kürek çekmek bunların hepsi. şu gerçek ki ikiyüzlü bir milletiz. bütün hayatımız da sahip olmadığımız bir tabloya sahip olma çabası içerisinde geçiyor. nasıl mı? zaten her türlü haltı yiyip de "iyi aile evladını" oynamak, neredeyse zorla geçinirken sırf gözüksün diye lüks tüketim yaptırtmak, bütün hayatı aynı mahallede yaşadığı ev-baba ocağı-süpermarket-ikea-koçtaş-üst komşunun salonu-alışveriş merkezi- avm sineması- avm fast food alanları-anaokul ilköğretim lise kapısı gibi sınırlı bir boyutta geçerken sanki bir yere gidiyormuş veya bir başka sosyal hayatı varmış gibi porsche diye tutturmak, adama sövüp sayıp durmadan saydırıp da işi düştüğünde "abicim bir rakı içsek" demek gibi işlerle meşguliyet. o kadar sıkıldım ki. ama evet bugün ayrıca kılım. keyifsizim. ve evet, kime ne? oysa italya'nın herhangi bir şehrinin merkezindeki güzel havada masaları dışarı atmış bir "bar" resmi koymuştum, kahvemi içmiştim. böyle işte!

1 comment:

Anonymous said...

bak dikkat et, çevrende doğum günü 10 ekim olan ne çok insan olduğunu görünce şaşıracaksın...
yılbaşı gecesi çocukları onlar... :)

k.