Monday, October 25, 2010

Mükemmel sonuç, mükemmel teselli!


Hani gerçekten yazmayacaktım çünkü zaten sıkıcıydı, "müthiş bir mücadele" değildi. Ama maç sonrası beraberlik neticesiyle Kadıköy'de 10 yıldan sonra aldıkları tek puan sonrası coşan Galatasaraylıları sabah sabah görünce çüş demekten kendimi alamadım. Hayır, şunu merak ediyorum yendiler mi bu kadar seviniyorlar, 6'ya 8'e mi boğdular da üçlü çektirip tezahürat yapıyorlar? Olay ne bir anlasam? Ulan berabere kalındı, yenen olmadı, GS daha iyi oynadı ama kazanamadı, Fener her zamanki gibi manasız ukala tavrını korudu kıçını zor topladı ancak gol olmadı, yenilen olmadı, her iki taraf da tek puan aldı gitti. Eeee what the hell o zaman? Cehennem'den çıkış bu mu oldu sarı kırmızılılara? Bravo! Mükemmel gerçekten. Sabri zaten mükemme ötesi bir insan. Şahane bir tesellesi var GS'ın. GS kulübü de, taraftarı da hayatın anlamını da coşkusunu da yeniden buldular Fener'le berabere kalınca. Uuuu beybi!

Cidden sabah sabah hiç yazmayacaktım ama muhteşem gazete Sabah ve en az onun kadar yerlerde sürünen Hürriyet 'in manşete taşıdıklarını da gördükten sonra tutamadım kendimi!

P.S. ama tek bir mükemmel var ki, istisnasız, o da Hagi'dir. kinayeli filan değil aksine ciddiyim. Hagi'dir olay. aslında yalan değil, Hagi kadar takdir ettiğim bir başka insan da gecenin yıldızıdır; o da Tugay. bizde ise yıldız yok, karizma yok; öylesine atılan toplar, manasız bir güven. üzücü ama gerçek de bu değil mi? yoksa galatasaray için güzel şeyler yazacağıma reflü krizi geçireyim daha iyi...

No comments: