Friday, February 15, 2013

" Tır olmuş, gidiyorsun sevgilim "

Gerçekten sabahımı şenlendiren, yarılarak güldüğüm hatta gülmekten kasıklarımın ağrıdığı iki komik olaydan biri (öbürünü açıkcası daha komik bir güne saklıyorum ama o şuursuzluğu görmek cuma eğlencesini katladıkça da katladı).

" Tır olmuş gidiyorsun sevgilim"... Bahtsız ve talihsiz bir insanım ki şöyle bir olay başıma gelmedi. Gülerim ağlanacak kaderime. Gerçekten de Demet Akalın gibi kadın olmak, onun  şansına sahip olmak nasıl olurdu acaba? Heyt be, sevgilim tır olarak gelmiş, kapının önüne park etmiş... Pardon, "sevgilim" değil, kocam. Resmi nikahlı, devletçe onaylı, toplum ahlakını sarsamayacak seviyede, büyük gururla yüzüğünü taşıdığım, her yerde tek taş yüzüklerimi (elbette tek taş yüzüğüm bir tane değil, olur mu öyle şey? lütfen rica edeceğim) gösterdiğim kocam... Bahtsızım! Şöyle bir hayatım olmadı. Olamadı. Çirkinlikten herhalde. Ha bir de saflıktan, gerzeklikten; onu da atlamamak lazım. Planlı programlı daha doğrusu hesaplı olmak lazım ilişkide.Neymiş? İlk günden itibaren her günü haftayı ayı hesaplamak, yüce amaç uğruna çalışmak, çok uzun süreyi geçmeyecek bir sürede erkeği hazırlamak, onu evlilik kıvamına getirmek en nihayetinde de nikah masasına oturtmak lazımmış. Hep hesapsızlık bunlar, anotherstar. Yanlış yoldasın. Doğru yolda olsan "üzerinde resminiz olan tır gelir kapında durur, elbette içinden de sevginin seviyesi kadar bir tek taş çıkardı". Geçti Bor'un pazarı, sür eşeğini Niğde'ye Zut! Merde !

p.s. yalnız ilanda hiç imla hatası olmamasına, özellikle de "ciğim" ekinin "cim" diye yazılmamasına epey şaşırdım. panocunun imlası iyiymiş. 

p.s. (2) hayır, bolu'nun pazarı değil, bor'un pazarı.        






No comments: