Friday, February 15, 2013

Cuma eğlencesi # 3

 Cuma. Elbette yağmurlu olduğunu söylemeye gerek yok herhalde. Malum şubat ayı, daha mart var, yağmur var hatta kar var. Aynen New York'ta olduğu gibi. Hatta New York Moda Haftası karlar altında yapılmış da partilere defilelere stiletto ile gidilememiş de vs vs. Ama neticede yapılmış, bizdeki gibi hayatın durması gibi bir durum olmamış. Kar, yağmur filan her ne kadar istemesek de bizi yani 3. dünya ülkesinde sanki gelişmiş bir yermişiz gibi yaşayan şehirleri vuruyor. İşte biz hala çok efsane, çok gelişmiş, çok ileri medeniyet seviyesinde olduğumuz sanrısında yaşıyoruz ya işte ona şaşıyorum. Ama hayal etmek de güzel, gitgide İstanbul'u yeraltına atmak da, varoş imparatorluk kurmak da. Olur her şey bu hayatta.

Nihayet, nihayet beautiful people dünyasından gerçekten güzel birileri ile başlıyoruz. New York Moda Haftası partilerinden biri ve güzel insan eski mankenlerden Carolyn Murphy . Güzel işte; fönsüz ve atkuyruğu saçları, kış beyazı mini elbisesi içerisinde güzelce gülümseyen güzel bir insan. Millet neler yapıyor, ne saç modelleri, korkunç kıyafetler giyip de şu kadar basit bir şekilde güzel olamıyor. Hayat işte!


Kışın beyaz giymek zor iş. Herkeste olmuyor, çoğunlukla da J.A.'nın dediği gibi "zürefanın düşkünü beyaz giyer kış günü" tadında görüntüler ortaya çıkıyor. Ama işte bazı insanlarda değil, Carolyn Murphy 'de değil, Karolina Kurkova'da değil. Yine fönsüz arkada toplanmış saçlar, yine sıradan az bir makyaj, beyaz bir kazak, yüzde de gülümseme olmasa da kameraya doğru, "doğru" bir bakış. Şu kameraya bakış işini ben de öğrensem ne şahane olur çünkü beceremiyorum galiba. Karolina Kurkova 'nın kemikli burnunu ise ayrıca beğeniyorum. Aynen Tumblr M .'ninkini beğendiğim gibi.

Elbette aşağıdaki örnekte görüleceği gibi güzel olanların süresi kısa aramızda...Artık pek ortalıklarda gözükmeyen yeni nesil R&B hip hop (ki şuraya hip hop yazmaya elim gitmiyor) şarkıcılarından biri. Giydikleri galiba baştan aşağıya Michael Kors ama emin değilim. Son yıllarda tekrardan motorcu deri ceketlerinin geri dönüşü komik aslında. Herhalde '91-'92'de elbette ergen hayatımın erkeği Axl 'a ve daha birçok rockçıya özenip J.A.'nın yardımıyla bir tane edinmiştim. O zamanlar zaten yalnız ama güzel ülkem Türkiye'de hiçbir şey yoktu; yaptırtmak zorunda kalmıştık. Çok da güzel pek de güzeldi de bir şekilde kayboldu. Normalde A. Ailesi'nden eşyalar kolay kolay kaybolmaz, atılmaz ama işte nadir gidenler arasında biri bu ceket biri de yıllar Diana Ross glamour'una geldikten sonra beğenip aldığım beyaz işli, bol rahat tiril tiril beyaz bluz. Yani olay benimkilere patlamış, burada o anlaşılıyor. Doksanlı yıllar anılar geçidinden şarkıcı Eve'e geri gelirsek, bir insan ne kadar pahalı kıyafetler, ne kadar özel tasarımlar giyerse giysin ne yaparsa yapsın, her iki göğsünde de pençe dövmesi varsa hiçbir şekilde, hiçbir şey olamaz. Varoş da olamaz, glamour da, glam-varoş da. Ancak moron olur.

Bu hafta bayağı şanslıyız ki güzeller sokağa çıkmış. Adını bilmiyorum da manken işte. Ama güzel ve asıl saçları güzel. Cidden merak ediyorum herkesin -yani bu people dünyasındaki herkesin- saçları nasıl bu kadar yumuşak görünümlü olabiliyor. Herhalde herkes anasının karnından ipek gibi saçlarla doğmuyor. Hele hele mankenler, şöhretliler gibi saçları sürekli işleme maruz kalanların saçlar nasıl bu görünüme geliyor. Galiba keratinli bir şeyler yapılıyor ama emin değilim. Çünkü bakımsa biz de bakım yaptırıyoruz bir de üstüne para da veriyoruz ama yine uçları bir kötü oluyor, sönük oluyor filan. Galiba bu saç meselesini kıskanıyorum, olabilir. Ama bu adını bilmediğim mankenin saçları da güzel kakulleri de beyaz tişörtü de. Bir tek o pantalon falso ama işte boşver, arada kaynar gider uzun ince güzel bir kız işte, pantalonu sallar insan.
Yine adını bilmediğim ama bilinen mankenlerden. İngiliz ama onu biliyorum. Aslında pek özellikli veya tarz bulmuyorum da deri etek ve üzerine giydiği yüzünden koydum. Deri etek aslında rahat bir şey (en son yılbaşı gecesi giydim üzerine # 8 'in tişörtü ile de yarın gece de giyebilirim aslında ama hava soğuk bir şey diyemiyorum). Biraz iddialı ama hem rahat hem de farklı. Burada aslında üzerine giydiğini daha çok beğendim çünkü böyle bir şey istesem de bulamıyorum. Olanlar alttan çıtçıtlı ki feci bir g.t ağrısı bir durum, o çıtçıtlı badi, çıtçıtlı büstiyer. Her şeyden öte, sırf o çıtçıtları açmakla uğraşmamak için tuvalete gitmeyi erteliyorsun. Kabus. Bunu beğendim ama. Ah hava biraz ısınsa nelerle geleceğim, ama ... 
Antipatik modacı Tommy Hilfiger ve bizim moda dergilerin pek severek vurguladıkları türk asıllı karısı ve gayet güzel bir insan olan Drew Barrymore. Aslında resmin sebebi kendisi. Çok beğendim, çok sakin bir güzellik gibi geldi. Bu Tommy Hilfiger hakkında aslında gerçek olmadığı söylenen ama bir türlü ortadan kalkmayan bir ırkçı iddiası var. "kıyafetlerimi zencilerin giyeceğini bilseydim üretmezdim" gibi. Neredeyse 10 yıldır ortalıklarda dolaşan böyle bir laf var ama işin doğrusu sözü geçen olay  %99 ihtimalle yaşanmış veya gerçek bir olay değil. Tabii bu da ilginç çünkü bu adi bir söylenti de olsa neden Tommy Hilfiger hedef seçilmiş ki? En istisnai yeteneğe sahip, en harika tasarımlara imzasını atan biri olduğu için değil herhalde.

Olsen kardeşlere yeni rakip Clarins kardeşler. Olsenlar kadar parlak, etkileyici veya güzel değiller. E haliyle de kıyafetlerle parlamayı seçmişler ki doğru yapmışlar. Gerçi sonuç ortada da yine bir parlaklık gelmiş. Yalnız soldakinin üstündekini alırım, hiç acımam. Belli uzun bir şey bu, altına da siyah opak çorap ile giyer çıkarım valla. Tabii o saçı da öyle Heidi gibi örmem. O nedir ama ya? Hoş kısalıktan zaten öremem de ördüğüm zamanları düşünürsek olay örgüleri yanlardan tepede birleştirip işte yarı Prenses Lea yarı Antik Roma kadınları gibi. Ama şöyle yandan tek örgü, puf! Lütfen ilerleyelim.



Allah'ım sana geliyorum kapıları aç... Ya bu nedir ama ya? Tamam leopar desenini her daim seviyorum, bayılıyorum, her daim üzerimde taşımak istiyorum da bu ne yareppim (I heart fırat) ? Öncelikle o kezban saçlar nedir? Of ki of. Sıkıcı sarışınlardan işte. Topla, topuz yap, hadi razıyım örgü yap da, biraz kırılsın o şuh havalı paltonun etkisi. Aslında haksızlık ediyorum çünkü ortada şuh hava yok. İçindeki o spastik pembe kazak ile de olamaz zaten. Kırmızı ojeyi ve deri pantalob/taytı zaten geçtim. Olsa olsa Ankara'da yaşayan üst düzey devlet çalışanının kıyafet seçimlerinde iki ara bir derede kalmış ama kocasını mahçup etmek istemeyen karısı olur. Of ki of ama.

Allah'ım azap bitmiyor, sen kapıyı kapama bana! Los Angeles'ta olduğu yani oralarda bahar havası estiği için hiç baştan aşağıya beyaz giyinmesine laf etmeyeceğim Jessica Alba'nın. Ama renkten ziyade o kıyafet seçimlerine laf edeceğim, saçlarının uzunluğuna, sıradan çirkinliğine, yakası kapalı gömleğine ve kırmızı rujunun antipatikliğine laf edeceğim. Ama vazgeçtim, etmeyeceğim; bakmaktan gözlerim yoruldu.
Saçlarını kesmesiyle moda dünyasında olay olan yeni nesil mankenlerden Karlie Kloss (?). Kıyafeti yani ceketi, pantalonu güzel de o bluz ne ya? Ben ki açılıp saçılma, teni gösterme meraklısıyım da bu neden ki? Ortada görülecek bir şey yok ki. Göbek deliğinden başka. Bence saçları da güzel değil ama işte uzun saçları kesince ortamlarda bir tezahürat oluyor, kızlar genelde kıyamadıkları için o kezban saçlarını kesmeye biri kesince dünya duruyor resmen. Bir de ışığı yok bence (bu "ışık" meselesi de son zamanların bomba laflarından. ışığı olmak )
Kürk var, avize gibi elbise var, topuz var yani her şey var ama zevk yok. Uluslararası moda dünyasınca bilinen editör filan olmak her şeyi giymeyi kolaylaştırıyor galiba da o avize gibi eteğe sahip elbise ile işte bu kadar. Zevkten ziyade neyi ne kadar giymeye cesaret ederim gibi bir durum söz konusu Carine Roitfeld 'in oğlu ile beraber olan italyan moda editöründe. 


Yemin ediyorum tükendim bazı şöhretlilerin kılık kıyafetlerinden. Jennifer Lopez, sevmem de beğenmem de. Keşke hep The Bronx 'ta kalsaydı belki gerçekten cool olurdu ama şimdi işte sadece zengin bir Maid in Manhattan olmuş. Yani sıkıcı olmuş. Dediğim gibi keşke The Bronx'ta kalsaydı...Hadi Brooklyn de olur.
Tanımam etmem sadece güzel insanlar. Keyifli ve mutlu gözüken bir çift. Kız da çok hoş, saçları, kürkü (sahte olmasını umarak), oğlan da hoş, tamamdır.


Yine tanımam etmem ama uzun ve ince kızlar lütfen hep mini etek giysinler. Sağdakinin çantası çirkin, soldakinin ortadan ikiye ayrılmş saçları. Ama hiç önemli değil, olmuş çünkü.
Ve ne büyük bir şans ki güzeller güzeli Julia Roitfeld-Roistein ile bitiriyoruz. Ne yazılabilir ki; saçları, üstündeki, kıyafeti, bakışı, gülüşü. Kendisini sevip beğenip cuma eğlencesini de bitiririm.

2 comments:

no-go said...

Danke anotherstar! Çok eğlendim yine. Bu arada beğendiğin mankenin ismi Julia Stegner. Çok ilgileneceğini sanmıyorum da, bizim memleketlerden olunca belirteyim dedim.

Karlie'yi beğenmemene de üzülüyorum, tam bir tatlıcık değil mi yahu?

anotherstar said...

julia olmus gercekten begeniyorum ama bana karlie ile gelme, ne olursun. yok benim begenmedigim insan tipi ama sen sevmissin o halde bundan sonra daha yumusak olacagim kendisine karsi :)