Monday, February 25, 2013

(erken) Cuma eğlencesi # Oscar

Evet,evet biliyoruz ki cuma değil bugün. Aksine pazartesi, haftanın ilk günü; hatta kimilerine yani Boomtown Rats gibilere I don't like Mondays, yani hafif bunalım günü ama işte madem Oscarlar verildi verildi o halde bugün dükkanda cumadır, bu da cuma eğlencesidir. Elbette şöhretli takımının listesi kalabalık olduğundan hemen başlıyorum; en sevdiğim en sevmediğim diye düşünmeden. 

Benim için yine Fransa günlerinde seyrettiğim küçük kasabada geçen dizinin yan oyuncusu ama asıl geçen senenin Oscar adaylarından. Hiç öyle şişkoymuş, zayıfmış gibi laflara girmeyeceğim çünkü epey gereksiz bir durum. Hem ayrıca elbise gayet güzel. Sadece biraz sönük ama güzel. Kötü olan, hadi kötü değil de, sıradan olan saç rengi ve modeli. Kızıl veya biraz daha açık kumral bir renk çok güzel olurdu kendisinde ve tabii böyle aslan yelesi gibi kabarmış bir model ile değil. Yani cidden şu aslan yelesi modeli herhalde kimsede iyi duramaz. Belki eski türk filmlerindeki Filiz Akın'da ama onlar da peruk zaten galiba. Nedeni ise o önü kabartmak için o kadar fazla saç spreyi sıkılmış ki, bu da yapay yapıyor. Ne bileyim, şöyle yine yüzü açık ama yarı toplu yarı dökülen bir topuz, bilmem sanki daha güzel olurdu, böyle yeleli olmuş.


Şok şok şok, Norah Jones. Ben şahsen tanıyamadım. Tamam belki kendisi dünyanın en güzel kadını değil ama en azından aşağıdaki halinden daha çekici ve farklı bir kadın. Ancak adını bilmediğim ama elbette Oscarlık bir tasarım içinde tepesinde topuzu ve müzisyen/oyuncudan ziyade Met galasındaki Upper East Side ev kadınlarına benzemiş, sıradan olmuş. Yani tamam sürekli pek de arası olmayan babası antipatik insan Ravi Shankar 'dan aldığı etnik kökeni belirten şekilde olacak değil de, aksi de pek sahici durmuyor açıkcası.

Harvey Weinstein ve Georgina Chapman. Birisi Hollywood'un en ünlü ve güçlü film yapımcılarından, diğeri de Hollywood yıldızlarının üzerinde sıklıkla görülen marka Marchesa 'nın yaratıcılarından. Yani bir nevi power couple. Aslında hayranım bu power couple hadisesine. Ya da iki insanın, sevgili/arkadaş farketmez, güçlü bir birliktelik yaratmalarına, birbirlerini daha da güçlü kılmalarına hayranlık duyuyorum; çok hoşuma gidiyor. Genelde ilişkilerde iktidar sorunu oluyor, biri diğerini daha aşağıda görmek böylece kendisini daha iyi hissetmek istiyor. Sıkıcı. Cidden artık bu yaştan sonra kaba saba haller, sürekli azarlayan durumlar o kadar manasız ve gereksiz ki. Power Couple'a geri dönersek, adam 60 kadın 36 yaşında, ikisinin de ikinci evlilikleri ve ikinci çocukları bekleniyor; kadının üzerinde harikulade bir Marchesa elbise ile. Olur ya. Ya da onlarda olmuş bir şekilde. Güç kimilerini besleyendir, kimilerini bitiren. Elbise cidden çok güzel.

 Barbra Streisand ve custom Donna Karan. Barbra Streisand'ı çok sevsem de Donna Karan'ı bir o kadar sevmem. Aynen bir başka garip NY markası Michael Kors gibi. Uzun yıllar önce Ayşe Arman NY seyahatini yazdığı yazısında Donna Karan mağazasını boşalttığını yazmıştı. Ergendim, anlam verememiştim. Bugün yetişkinim hala anlam veremiyorum. O kadar kötü ve özelliksiz tasarımların içerisinde mağazayı boşaltacak kadar ne bulunabilinir ki? Off. Buradaki tabii koskoca, zenginler zengini Barbra'nın giydiği haute couture ayarındaki custom hadisesi; Donna Karan'nın kendi elleriyle tek tek boncukları diktiği bir tasarım. Markalara tasarımlarını haute couture olarak etiketlemek Paris imzalı çok ağır bürokratik işlemler gerektirdiği için böyle custom/privé/exclusive gibi basit değişikliklerle olayı hallediyorlar. Güzel, klas bir siyah elbise de, olsun artık o kadar. Hem özel dikim, hem Barbra giyiyor hem de Oscarlar'a giyiyor. Kısacası Donna Karan, Barbra onu tercih ettiği için yatıp kalkıp dua etmeli, gerekiyorsa elbisenin üstüne gerektiğinde parlayacak küçük elfler yerleştirmeli; o kadar sıradan bir modacı çünkü.
 Merly Streep gibi yaşlanmak herhalde en güzeli. Şu saatten sonra Madonna gibi skinny olarak yaşlanamayacağıma göre bari Merly Streep gibi olayım,  şahane olayım. Elbise zaten çok güzel. Lanvin. Merly Streep ise gülünç olmadan o yaşta payetlere bürünüp sokağa çıkmanın, sahneye çıkmanın zarafetini göstermiş. Çok güzel olmuş. Keşke birileri de Ömür Gedik'e yaşına uygun giyinmesini söylese, gösterse. İlla yaşlı babaanne gibi giyinsin demiyoruz da onun yaşında, kendisi gibi yani milf gibi değil de cool giyinen bir sürü kadın var (misal emmanuelle alt). Son bir şey; eğer ben giyseydim kesin doresini giyerdim, gümüş rengi soluk yapıyor beni. Bu kadar beyaz insanlar gümüş giymemeli. 
İşte soluk ve aşırı beyaz tenlilerin belirli renkleri özellikle de bu kadar açık renkleri giymemesi gerektiğinin bir örneği daha. Jessica Chastain aslında hoş bir kadın, kırmızı ruju, keşke daha kızıl olsa dedirten kızıl sarı saçları ile gayet hoş da elbisenin rengi söndürmüş onu. Custom Giorgio Armani ve Harry Winston mücevherler. Gayet güzel gayet Oscarlık da ... Bir Lanvin değil işte. Bir şeyler olacaksa tam olsun, sonuna kadar gitsin. Yoksa şu dünyada kusursuzluk kadar sıkıcı bir şey yok.
 Oscar'ı aldığı filmdeki koyu brunette hali ile çok daha çekici olan Jennifer Lawrence ve Dior Haute Couture elbisesi, göremediğimiz Chopard mücevherleri. Açık renk, masum, güzel, kusursuz ve heyecansız. Evet galiba bu yılın Oscarları'ndaki kıyafetlerin temasını buldum: "heyecansızlık". Ekonomik krizin ardından gelen temkinli yaşam biçimi. O kadar yorgunluğun mükafatı olarak ihtişamlı olabilir ama müsrif olamaz. Yani "eğer hediye edilmiyorsa da ben bu Dior Couture'ü alayım ya anı olarak saklarım ya da kabarık eteklerini kesip mini yaparım". Heyecansız elbiseler bunlar.

 Hah, buyurun heyecansızlar treninin lüküs kamarasına. Kimsenin sevmediği, tipini beğenmediği, Manola Blahnik'i hatırlamadığı Oscar sahibi Fantine Anne Hathaway. Elbise pudra renkli bir Prada . Elbette fazlasıyla sönük, fazlasıyla heyecansız, fazlasıyla Audrey Hepburn'nin zorlamadan ulaştığı şıklığın takipçisi gibi. Üzerine yorum yapmayacağım, o kadar Fantine hüznü ve sıkıcılığında ki, ellerime yazık.


 Demek ki yaş ile beraber bir cesaret de, güven de insana geliyormuş. Yılların Sally Field 'i ve harikulade kırmızı Valentino Couture elbisesi. Gayet güzel olmuş, gecenin belki de en şıklarından. Kırmızı ya, nasıl da güzel bir renk. Ama şöyle bir gerçek var, kızlar daha gençken özellikle de ergenlikte renkli giyinmiyorlar da yaşlanınca kendilerini renge vuruyorlar. Kızlar da ilginç yaratıklar. En bombası yaşlandıkça annelerine benzemeleri. Ben şu anda J.A.'da zamanında eleştirdiğim ne varsa hepsini yapıyorum. Bomba yani.

 Elderly rocks demek durumundayım. Respect lütfen. Efsane Jane Fonda ve saman sarısı Atelier Versace elbisesi. Gençlerin sıradan, beyaz tonlu sıkıcı ve heyecansız elbiselerinin yanında o kadar güzel o kadar şahane ki...
 Eh artık yaşlanan ama yaşlandıkça yaşlanmayan insanlardan Jennifer Aniston ve yine Valentino Couture imzalı basit ama güzel kırmızı elbisesi. Her şekilde güzel. Kırmızı. 
 Beyazlar içerisinde olup sıkıcı olmayan tek insan Charlize Theron (ki beyaz hayranı biri olarak yemin ediyorum nefret ettim beyaz renginin sönüklüğünden bu ödül töreninde). Elbise Dior Haute Couture yani yine kusursuz güzellikte hatasız çizgilerde. Bu mükemmel görüntüyü kıran tek bir nokta var, kısacık saçlar. Olması gereken beklenen bele kadar uzun kezban saçlar değil mi?  İşte kısacık saçlarla kırılan mükemmel görüntü ve heyecansızlığın bitişi. Anne Hathaway de kısa saçlı diyeceklere şunu diyeceğim; duruş ve taşıyış. Hem kendisini, hem ruhunu, hem de elbiseyi. İşte biri ağlak Cosette'in en az o kadar ağlak annesi Fantine, diğeri ise eli bellerinde kendine güvenli, dik duran bir nevi Wonder Woman. Hem saçları da Fantine'den daha kısa.

 Selma Hayek, Alexander McQueen elbise. Siyah ama siyah olmayan elbise. Kıpırtı veriyor, yalan değil. Saç da makyaj da güzel. Zaten kadın pöti bir şey, gayet olmuş.
 Sadece renk giydiği için. Gucci Premier. Arkadaki kuyruğu pek sevmesem de dediğim gibi mor giymiş, güzel olmuş, efendi tipli olmuş. Kocası da Oscar kazanmış tamamdır ya uzun zamandır filmlerde oynamayan çocuk yapan eski oyuncu Jennifer neydi, Gardner mı (üşendim bakmaya cidden)
 Offf... İşte yeni nesil katastrof tiplerden. Zaten forever depresif bir tip iken bir de home wrecker damgası yemek iyice söndürmüş. Kendisi de kötü, kıyafet de kötü, saçlar zaten kötü ötesi. Bu yılki Oscarlar'ın 45 bin dolarlık goodie bag'inde vampire facelift varmış, belki kendisinde işe yarabilir çünkü şu anda kapıya gelse almam kendisini eve.
 Ben çok beğendim Tarantino'nun sevgilisinin elbisesini de eskiden yapabildiğim Heidi saç modelini. Siyah ama siyah değil işte. Önünün açıklığı da şahane.
 Renée deyip geçeceğim çünkü ezbere o soyadını yazamıyorum. Sırtı açık, dore, Carolina Herrera elbisesi ile olabileceğinin en güzel hali. Yine bir heyecan bir coşku var. O halde biter gider bu heyecansızlık temalı Oscar kıyafetleri. Elbette daha çok şöhretli ve sıkıcı elbiseleri vardı ama resimlere baktıkça resmen sıkıntıdan üşendim.

No comments: