Thursday, January 24, 2013

Küfür & bela

Küfür genelde ağır gelen bir laf gibi dursa da çoğunlukla pek kaale alınmaz. Özellikle de sokakta, araba kullanırken, yürürken, yemek yerken filan yabancılardan geldiğinde hiç mi hiç önemsenecek bir durum yoktur. Erkekler elbette bu "analarına" ve "ecdadlarına" küfür konusunda daha alınganlar ama açıkcası elin adamı/kadının söylediği herhangi bir küfür takılacak umursanacak şey değil. Duymazsın yürür gidersin. Ancak bela okumak pek öyle değil. En azından benim nezdimde.

Bugün, Türkiye'de her gün olduğu gibi zor ve sevimsiz ve yorucu ve iç karartıcı günlerden biri olarak yaşandı. Pınar Selek'in müebbet hapis kararı diye yazsam yeter biter. 3 kere beraat etmiş, hiçbir kanıt olmayan bir insan yapmadığı işlemediği bir suç için yine adaletsizlikle karşı karşıya, yine hayatının bitmeyen çilesini yaşamak durumunda. Kendisi mutlaka çok ağır yaşıyordur da, babası benim de J.A. & F.A.'dan bildiğim "Alp Ağabey"leri muhtemelen bu durumu çok daha karanlık yaşıyor, kendisinin bu yaşında evladının bitmeyen haksız mahkumiyetine direnmeye çalışıyordur. Kimse, hiçbir baba/anne/ebeveyn/evlat/insan, neyse ne, artık bu yaşta bu dönemde bu çağda böyle bir durum yaşamamalı, bu kadar üzülmemeli.

Bugün bu istisnai muhteşemlikteki kararı imzalayanlar da belki çoluk çocuk sahibi, aile sahibi insanlardır. Merak ediyorum vicdanları sızlamadan bu akşam uyuyabilecekler mi? Bundan sonra bir insanın hayatını kararttıkları için kendilerinde bir rahatsızlık hissiyatı duyacaklar mı? Açıkcas bilmiyorum. Bildiğim bir şey varsa o da bu aksam, binlerce insanın kendilerine ve biricik evlatlarına yetecek kadar küfür ettikleri ve bela okudukları...Bela okumak kötüdür, bir gün kişiye geri döner derler. Belki doğru, belki değil. Ama bu olayda küfür etmeyen, bela okumayan kabul edilir olmadığı gibi, yanımda da olmasın, yanıma yaklaşmasın.

Gerçekten de her gün mü bir ülkede azapla başlayıp azapla biter? Eskiden bu oryantalist kaotik yapı pek bir eğlenceli gelir de Lüksemburg'lu arkadaşlarımla dalga geçerdim de keşke Lüksemburg gibi basit, sıradan, küçük, zengin, gündelik hayatta politikanın herhangi bir başlıkta yer almadığı bir yerde doğup yaşasaydım diye düşünmeden edemiyorum.

Sıkıldım. Cidden. Vicdansızlıktan. Adaletsizlikten. Haksızlıktan. Arsızlıktan. Ahlaklı gibi görünüp ahlaksızlığım en ağrının yapılmasından. Cidden çok ama çok sıkıldım.






1 comment:

no-go said...

Bir türlü anlam veremediğim durumlardan biri. Benim memleketimde pek olmuyor böyle olaylar, bu yüzden nasıl davranmam gerektiğini, bu hisleri nasıl ''process'' edeceğimi bilemiyorum. Çok, çok, fazlasıyla üzücü ve sinir bozucu.