Wednesday, January 12, 2011

Bizimkinden başka bir asalet




Ben çok beğendim filmi. Muhtemelen bir kez daha seyrederim. Beğenmeyeni çok ama beğeneni de fazla. Fark etmez, bayıldım. Paper stressinin başlangıcında, 3500 kelimelik ödevleri yazmamak için her türlü maskaralığı denediğim günlerin başlarında Carlos ile arka arkaya seyrettim. I Am Love. Tilda Swinton hiçbir yerde olmadığı kadar güzel, oğlu ayrı güzel, sevgilisi şu sakallı olan her türlü gideri olur. Kıyafetleri, Milano'lu kadınların muhteşem tarzınlarını, evin doğal zarafetini, büyük servet de olsa doğuştan gelen asil mütevaziliği kısacası markanın logosunun kurtaramayacağı görgüsüzlüğün olmadığı bir film. Hala ve yine bakıp da görüyoruz ki en zenginlerin en asillerin çantaları da kafalarına taktıkları taçlar da giydikleri babetler de boyunlarına sardıkları kaşmir de etiketli değil; hiçbir şeyin etiketi bağırmıyor hatta böğürmüyor. Filmde de, gerçeğini gördüğümüz Milano, Roma, Paris Londra sokaklarında da... (dikkat los angeles demedim, miami demedim).

No comments: