







Devrim 3. dünyadan geliyor. Dünyanın geleceği 3. dünyadan geliyor.
a. ailesi ile beraber sirkeci, konyalı'da yemek, f.a.'nın babasının kalp krizi geçirip öldüğü şapkacı dükkanının önünden geçmek, çoğu insanın artık satın almadığı bir şeyin peşinde geçen cumartesi sabahı, yamaha 497'nin mutluluğu, dans müzik eğlence, the man 1978, live at montreux, the streets, galata'dan gelen haberler, " break break kartal 2. kez görüldü break break", artık kendisini "tek yumruk" olarak nitelendiren f.a. 'nın "keşke gitseydim yürüyüşe, gelir miydin ? sorusuna "kesinlikle gelirdim" cevabım.
yakın zamanda tayland'a gidecek olmaları sebebiyle uzun süre ayrı kalacağım e.k. , "kiminle urban'da buluşup dedikodu keyfi yapacağım" korkularım, yiyemediklerimi yiyebileceğim düşüncemin e.k. ve f.'nin ettikleri ultra mega kahvaltı sonrası yalan olması, e.k.'nın yalan olan bir başka insan b.b. yerine pek sevdiğim her daim dostum olan e.a.'yı sürpriz olarak getirmesi, sürprizi getirdiğinde ise benden "aaa sürprizin erkek değilmiş" gibi bir cümlenin çıkmış olması, süper kalite skoçunu içen f., elindeki kağıtta "hiçbir şekilde hp almamalısın" yazmasına rağmen eve hp ile gelen, televizyonun tüpünü patlatan, "puket" yerine "fuket" diyen, tatlı yemeyen biricik arkadaşına tatlı getiren bir, bizim düzenleme kategorilerimizle dalga geçen e.k., "nur gibi ışık gibi arkadaşın valla" yorumlarına inandıramayan çabalarım, "genç" taklitleri, dinmeyen hıçkırığım, keyifle tüketilen peynirler, ben&jerry, bowmore, macallan ve "biz" keyfi ...







eskiler "can çıkar huy çıkmaz" derler de biz faniler örneklerini yaşamadıkça, birebir görmedikçe bunun doğruluğunu inanmayız, gerçekliğini kabul etmeyiz, değil mi? benim durumumda ise şunu diyebilirim ki once a lazy student, always a lazy student. yani kötü öğrenci her daim kötü yaramaz öğrencidir. üzerinden kaç yıl geçmiş olursa olsun bir kere tembelliğe alışmış öğrenci hep tembel olacaktır. ve tabii bunun zeka ve bilgi birikimi ile de hiç ilgisi olmadığından her daim böyle gidecektir. . bir keresinde yemek masasında meşhur lise tembellikleri konu olduğunda eski sevgilim b. "ya sen bayağı tembelmişsin, nasıl gittin peki o okullara" demişti kah dalga geçerek kah belki de biraz şaşırarak. oysa çok basit; hayat ile ilgisi yoktur bu durumun. okul ile ilgisi vardır. okulda başarı hayatta başarıyı getirmez. hele hele zeka ile hiç ilgisi yoktur zeka veya bilgi birikiminin, okumayı sevmenin, bilgiye hayranlığı hiç ilgisi yok, okul sistemi denilen şeyin başarısızlığı vardır. işte bu yüzden de günlerdir yapmam gereken hiçbir ödevi yapmayıp aylaklık, alemcilik ediyorum. hem de hem de "hayır ama cidden çıkamam bu akşam, ödev teslim etmem " deyip "tamam sen kapa telefonu ben oradayım yarım saate" diye de bitiriyorum. yani iki şekilde de "can huydan çıkmıyor"; hem tembellik hem de alemcilik söz konusu olduğunda. yapacak bir şey yok, that's life.
Kanun numarası: 1117
Kabul Tarihi: 21/06/1927Yayımlandığı Resmi Gazete Tarihi: 07/07/1927
Yayımlandığı Resmi Gazete Sayısı: 627
Madde 1 - (Değişik madde: 06/03/1986 - 3266/1 md.)
18 yaşından küçüklerin maneviyatı üzerinde muzır tesir yapacağı anlaşılan mevkute ve mevkute tanımına girmeyen diğer basılmış eserler aşağıdaki maddelerde gösterilen sınırlamalara tabi tutulur.
Madde 2 - (Değişik madde: 06/03/1986 - 3266/2 md.)
Mevkute veya mevkute tanımına girmeyen diğer basılmış eserlerin 1 inci maddede belirtilen sınırlamaya tabi tutulabilmesi için Başbakanlık bünyesinde oluşturulan yetkili kurulun, söz konusu eserlerin 18 yaşından küçükler için muzır olduğu hakkında bir karar vermesi gereklidir.
Madde 6 - Fikri, içtimai, ilmi ve bedii kıymeti haiz olan eserler bu kanunun şumulünden hariçtir.
***
