Tuesday, June 8, 2010

Arzu nesnesi, it-item

Bu yılın arzu nesnesi. Louis Vuitton mağazası olan her ülkeye sadece 1 tane gönderiyormuş, bize gönderileni bayağı güzel ama bir o kadar embesil olan- ha bir de sesi çok viyk viyk diye çıkıyor ama ses değiştirilemiyor ne yazık ki, estetik filan yapılıyor da ses telleri daha güzelleştirilemiyor- Tuba Ünsal kapmış (röportajında okudum, o kadar beğenmiş ki bu çantayı dükkana gelince hemen aramışlar o da gidip almış, kredi kartını uzattığında da "ben ne yapıyorum" demiş ama o kadar beğenmiş ki...). Benim ise hayatımda gördüğüm en ama en çirkin şeylerden. Free bag lan bu! İğrenç. Aman Yarabbim. Ya zaten bir insan neden free bag kullanır onu anlamış değilim ama bu kadar çirkinini ise herhalde ancak üzerine para verseler takarım diye düşünüyorum (fiyatı da bu arada 1300 €. hani kimsenin çantasında giydiğinde gözümüz yok ama şu nesneye para verenin zekasından şüphem var). Bakamıyorum o kadar çirkin. Louis Vuitton sevmem seveni de anlamam. Belki Sofia Coppola'nın geçen sene yaptıkları ve eski bavulları olabilir hani kapaklı dolap gibi olanlardan. Ha işte o olabilir evin içinde. Onun dışındakiler benden de benim dünyamdan uzak olsun. Yazık aslında o kadar kaliteli deri kullanıyor ki birçok ünlü markaya işçilik bakımından fark atar. Ama gel gör ki işte varoş markası. Futbolcu türkücü şarkıcı işyerindeki yönetici markası.

Hah bu da giyilmişi. Off ki offf.

No comments: