Saturday, January 16, 2010

"Watson"


Kalbimde özel bir yeri var kendisinin : watson. watson ve sahibi aslında da ben watson'da kalayım. Hem de bir fransızın ingilizce telaffuzu ile "vatso (n)" ile olsun.
Guy Ritchie 'yi hem seven hem de kool bulanlardanım. Heyecanla Sherlock Holmes 'i bekliyordum herhalde bugün yarın giderim. Çoğunluk beğenmemiş, "olmamış" demişler (hoş türk basın dünyasının gelmiş geçmiş en kötü sinema yazarlarından, hala eski kocasının soyadı ile aldığı koltukta onun soyadı ile yazmaya devam eden ömür gedik ne demiş bilmiyorum ama kendisi ne okunacak ne de kaale alınacak insan değildir. ya şöyle insan olamayacağım galiba. kocamın babamın annemin ahbapların ismini kullanarak bir yerlere gelen kadınlardan. yalan değil şimdi, bizim soyadı da kapı açıyor ama işte genelde bizimkiler çok taraftar değiller öyle torpilli hareketlere gerekirse destek değil köstek olurlar "torpil" olmasın diye. bir de needy kadın olmak lazım ki istediklerini elde edebilmek için, işte o durum benim için epey geç galiba. whatever. şahane hayatımız var. ). Zevk vs zaten çok kişisel bir şey, o yüzden filmmiş, müzikmiş gibi konularda belki lafını kendimce önemseyeceğim insan sayısı üçü geçmez. Onun dışında imdb yıldız vermiş, Ahmet Mehmet Fatma beğenmemiş sayfasında yazmış pek umrumda olmaz.

Gideceğim filme, bugün yarın bir ara. Ayrıca j'aime les blonds (sauf jude law-ııyyk), et Guy Ritchie et Robert Downey Jr.. Bizim watson da hush puppy olan; bebeğimin Rhin kıyılarında kendisini dolaştırdığı günleri hatırladım da...good old times...

No comments: