Thursday, January 28, 2010

Günlerdir


place st.etienne.

Günlerdir sadece Strasbourg 'u düşünüyorum ( desem de mübalağa etmiş olacağım çünkü dünden beri hastaneye kaldırdığımız ve çok sevdiğim anneannemi düşünüyorum).
Sanıyorum biraz Goldie ile başladı. Uzun zamandır rafa kaldırdığım drum n' bass sevgim, ayrıldığım ama unutmadığım roxy sevgim, her daim taşımaktan hoşlandığım bling bling sevgim yağan, şehri kaplayan kar soğuğu ile daha da çok hissettim ve neredeyse günlerdir aklımdan çıkmıyor. Kışlar Strasbourg'da o kadar soğuk geçer ki soğuktan gözlerinden yaş gelir. Evet, çok ama çok soğuktur ama kar yağmaz pek; ayazdır.Sokağın yarısından "yok ben daha fazla yürüyemeyeceğim gidemem okula mokula" diyerek geri dönmeler, Battflasche'li geceler, sabahları eğer erken ders varsa Krutenau'dan okula kadar yürümek, derse geç kalıp anfinin arkasına yerleşmek, kahve makinesine olduğu kadar Ale 'ye de yapışmak vs derken cidden her kar yağdığında Strasbourg'a gidiyorum. Bu yıl bir de kar yağmış. Nasıl da güzel olmuş.
Günlerdir aklımda sadece strasbourg, kış, köprüler, nehir, goldie, "roxy-bebeğim"-, "roxy -bebeğim"in çaldıkları, rbs, "morning", "what's wrong with groovin'", incognito, u.f.o. rakim ve kolundaki yara izleri var.
p.s. peki yara izi seksi midir? evet. forever.


palais rohan'ı geçip (patrick'in evine doğru sapıp yolu uzatmadan) köprüden quai des bateliers'deyim. önce rue des bateliers, biraz ilerisi sonra rue de zurich. 1, rue de zurich, işte muhteşem hayatım.

Günlerdir oradayım.

1 comment:

afacan said...

Ben duygulandım bu yazıyı okuyunca, gormedim ama yaşadım strasbourg'u senle..orda olmak,senle koprüde yürümek,bir cafede oturmak,içmek,gülmek ve ysşamak istedim o Anı !!!