Friday, April 26, 2013

Cuma plaketini takdimimdir

Ne çoklarmış. Ne çokmuşuz. Plaket almaya meraklı ve aldığı plaketin üzerine adını soyadını ve tabii evlenip de üstüne koyduğu soyadını yazdırmaya ne çokmuşuz, bravo gerçekten.

Artık eskilerden yani 5 yıllık ilkokul üzerine 3 yıl ortaokul 3 yıl da lise görenlerden (hatta alman ve italyan gibi liselerin 4 yıllık olmasına alışkın) olduğumuza, her gün yaşımız büyüyüp bizim de yaşlandığımıza göre bazı yerlerden mezuniyetlerimizin 10. yılı, 20. yılı, 30. yılı gibi kavramlarla tanışıyoruz.

Bu yıl, SP'den yani zamanın tekin olmayan Beyoğlu arka sokaklarındaki katı disiplinli fransız kız ortaokulundan mezuniyetin üzerinden 20 yıl geçmiş ve okul yönetimi mezunlara plaket vermek istemiş. Buraya kadar her şey normal her şey anlaşılır da bir anda herkesin almak için büyük heyecan duyması pek normal değil açıkcası. Gerçi almak isteyenlerin çoğunluğunun o zaman da çalışkan nörd bugün de aynı çalışkan nörd tipler olduğunu görmek şaşırtıcı olmasa da asıl güzeli herkesin plaketine mutlaka evliliği ile gelen soyadını da yazdırmak için çabalaması, bunun altını ısrarla çizmesi, "düzeltilmesini rica ederim" ifadelerini kullanması.

Boşa değil bu toprakların kurumlarındaki plaket, şilt arzusu, devlet adamları gelince öne serilen kırmızı hali seremonisi. İlla yazılı, ismin önüne " Sn." ifadeli bir " teşekkür, minnet, onay, beğeni, başarı " cümlesi yazılacak ve bu genelde kırmızı veya lacivert kadife kaplı bir kutu içerisinde kişiye sunulacak. Ne kadar güzel çünkü artık "onaylandım". Hem de tekil birey olarak olsam neyse, bir de üstüne üstlük varlığı ile şekillendiğim kocamın soyadı ile de bunu yapıyorum. Çok şanslıyım. Yo, sadece şanslı değil hem de başarılıyım. Ne de olsa bu yaşta toplumun gözünde "evli, çocuklu, yüzüklü, arabalı"yım. Yani güçlüyüm. İstersem benim gibi olmayan dişimi geçirebildiğim hemcinslerimi "anne olmadan bu duygunun yüceliğini anlayamazsın" veya "evlilik başka sevgililik başka" gibi cümlelerle ezebilirim. Yani ben toplumun "kutsal" diye nitelendirdiklerindenim. Sorun çıkarmayan, onaylanmış, elindeki ile mutlu olan, eşi ile varolan sıradan bir kadınım. Fransız tedrisatlı okulda okumuşum, iki dil öğrenip çıkmışım ama bunun pek önemi yok çünkü en çok kendimi onaylandığımda, o soyadının yazılı olduğu plaketi elime aldığımda ile kendimi iyi hissediyorum

Of ki of. Cidden içim sıkıldı, şişti. Bu da benim cuma plaketini takdimim olsun, bitsin gitsin.

Ya bu arada da o soyadı oraya yazılacak filan diye çabalayanların neticede aldığı soyadları Ahmet'in, Mehmet'in, Ali'nin soyadı. Yani araya karışmış bir de Roitschild, bir Guggenheim, bir Getty, bir Kennedy, bir Arnault yok, bir von Furstenberg yok. O halde olayın ne bebeğim? Cidden what's the story ?
 

1 comment:

no-go said...

What's the story? Morning glory.

Şişme anotherstar'cığım, şişme. Yazık onlara yahu? Yani o kadar okul bitirmiş, büyük ihtimalle ''kariyer'' yapmışlar, ama işte halen kendisini yetersiz hissediyor. Yanında bir erkek olmadan ''tam'' olmadığını düşünüyor. Çocuk yapıyor, üzerinden ego tatmini yaşıyor. Çok mutsuzlar, bu yüzden: yazık.