Wednesday, June 6, 2007

Gün ortası


Evden tam sushi ziyafetine çıkmaya hazırlanırken giderayak B. ile müthiş bir yanlış anlama ile müthiş bir kavga ettikten ve müthiş bir şekilde barıştıktan sonra aslında bazı şeyleri yanlış anlama hatta tabiri caizse (biraz kaba olacak bana da yakışmayacak ama) götümden anlama huyum olduğunu bir kez daha gördüm. Nedense var böyle bir yönüm. Tartıştığımız konuda eleştirilerim var ama benim de arada bir olayları götümden anlama, bardağı boş tarafından görme huylarım mevcut. Geçenlerde bir arkadaşım bu huyuma epey fantastik bir çözüm önerdi, bilemiyorum, haklı olabilir, deneyebiliriz de ancak o çözümü buradan telaffuz etmem mümkün değil.
Velhasıl, Lapsus Clavis ile gerçekleştirdiğimiz sushi seansı pek güzel, pek çiğ idi. Gerçi kendisi gerek NYC 'de gerek sushinin anavatanı Nippon ülkesinde daha lezzetlilerini yemiş olsa da bizim vatanda bu kadarı ile idare ediyoruz. Gerçi Nişantaşı Sushico'da öğlenleri hakim olan zen havası insanı daraltsa da, her gün gidip yiyebilirim. Tek korkum bu kadar çiğ balık, çiğ et tüketince midede kurt olmuyor mu? Sormam lazım doktor civanıma.
Ancak günün bombası, ne benim şuursuz olarak -yine- pileli etekle sokaklara çıkıp sürekli havalanan eteğimi düzeltmem, ne de Lapsus Clavis'in sürekli sırıtan halidir. Asıl bomba transparan etektir, ben bunu bilir bunu söylerim.
İnsanların kıçını başına açmasına veya transparan giyinmelerine hiç itirazım yok hatta ben de kendimce yapayım ancak gördüğümüz epey bir exhibionist-teşhirci bir durumdu.
Gerçekten Hande Ataizi'nin kıçı güzelmiş, biz bugün bunu gördük. Epey de inceymiş kendisi. T-shirt altına giydiği siyah transparan-ama gerçekten transparan- mini eteği ile kıçındaki donun markasını da, şeklini de, kıçının kıvrımlarını görmüş olduk. Daha bakardım ancak çekindim, utandım, sonra da sıkıldım valla. Tabii kadınlar benim gibi değil, çoğunluk bir kıskançlık, bir haset ile baktı kadıncağıza. Ne yazık ki yüzü için aynı şeyi söyleyemeceğim. L.C.'nin dediği gibi "yüzü de kıçıma benzemiş, o ne öyle ya" . Ne diyeyim allah sahibine bağışlasın. Ya da Sekvotka 'nın dediği gibi "3 kadeh votkadan sonra herkes çok güzel zaten".

No comments: