Wednesday, February 26, 2014

Arada yaşananlar, III

Her saniye her dakika yeni bir şeyler yaşanıyorken, yüreğimizi kah pır pır ediyor kah sıkışıyorken arada yaşananlar yine de kendi gerçeğimizi, gündeliğimizi hissettiriyor. Allah'tan (maşallah, inşallah, selamın aleyküm ile başlayan ve bir o kadar ulvi devam eden konuşmalar beni yoruyor desem) ...

gelip geçen haftasonu, to do list-not to do list- radyo günleri part 3, wolf of wall street'in ne kadar ama ne kadar kötü bir film oluşu, sıkıntıdan şişirdikçe şişirmesi, yenisi mi eskisi mi derken ikisinin de varlığının zorluğu, yeni bilgisayar sistemlerine geçişin zorluğu, sekvotka ve mahkemesi, çağlayan adliyesi'nin neredeyse bir kafka romanı gibi insanın içini karartan, çaresiz ve çıkışı olmayan bir yer gibi hissettirmesi, çıkışındaki despina, neredeyse 3-4 yıldır gitmediğim despina ama gidince de soğuk ve yağışlı bir kış günü kimseler yokken kalabalık bir grup ile de olsa gitmenin pek de keyifli olmadığına kanaat getirdiğim despina, önümüzdeki "3 gün"ün telaşı ama gel gör ki çoktan yitip giden heyecansızlığı (heyecan gidince giden bir duygu. hiç öyle romantik abartılı duygusallıklara gerek yok ama heyecanı öldürmemek iyi bir şey; hele hele bunun çaresi eldeyken yapmamak büyük hıyarlık. sonrasında edilen "ay çok seviyorum seni", "ay hep yanındayım", "ay biz çok iyiyiz", "yarın hayat daha güzel olacak, unutma, kendine iyi davran, içindeki çocuğu öldürme" gibi zeka özrü sabit spastik laflarla sözde heyecan ifadeleri komik kaçıyor. non merci canım!)

p.s. "3 gün"ün tek heyecanı biten günün sonundaki # 8'dir. gerisi zaten olan biten işler, arada yaşananlar

p.s. (2) en son (muhtemelen) 2011 yazında gittiğim despina'ya mahkeme çıkışı kalabalık ve oldukça keyifli vaziyette hele bir de gündüz vakti gidince rakı masası ehemmiyetini bir kez daha hissettirdi. o güne ve o gün beraber gidilen insanlara dair değil belki ama genele dair düşüncem hala baki; "herkes ile rakı masasına oturulmaz, herkes ile rakı içilmez". arada bir, nadiren de olsa bu konuda heyecana kapılıp hata yapsam da, olmayan zaten olmamış oluyor, olması gereken kendini hissettiriyor ve biten bitip gidiyor. insanoğlu biraz naif biraz aciz biraz da küstah; bir yerlerde mutlaka heyecana, coşkusuna, keyfine, hırsına yeniliyor hata yapıyor. ama yine de dönüp baktığımda muhtelif ve ısrarcı tekliflere rağmen kadehimi tokuşturmadığım, "çiroz yerim ben" demediğim, saatlerimi masada beraber geçirmediğim birkaç insan var ki ...hah işte, orada hata yok, bebeğim. 

p.s. (3) milletçe gördük ki ivy league okullarında okumak öyle parlak bir zeka gerektirmiyormuş. harvard, yale bildiğin parayı ver diplomayı al gibi bir şeymiş. misal george w. bush. önce yale üstüne harvard business school. sonuç? ortada. 

p.s. (4) geri gelsin ruhumuzdaki muzır günler, sean connery bakışlı kool ifadeler...en azından ifadesi gelsin çünkü arkadaki boş istanbul boğazı görüntüsünün geri gelmeyeceği kesin. 

p.s. (5) çok affedersin de yemişim scorsese'yi...bu kadar kötü bir film bu kadar sıkıcı bir film boşa verilmiş para resmen. recep ivedik serisi ile dalga geçiliyor da bence wolf of wall street kötülükte recep ivedik ile yarışır. hem recep ivedik'in komedi olduğu biliniyor da o yüzden yerden yere vuruldukça vuruluyor da diğeri ise ciddi ciddi oscar moscar yolunda...asıl milletle dalga geçmek bu. 

3 comments:

my jekyll doesnt hide said...

fotoyu caldim
yerine de bunu biraktim
http://open.spotify.com/track/3u3y6lUXGwprdDge1xTOZd

anotherstar said...

dukkan senin yahu :)))

anotherstar said...

dinleyince de "oh beybi" diyorumm...