Friday, January 31, 2014

Enkaz güzelleri ile manşetlerde

Gerçekten edebimle oturmuş, kendimce keyifli bir günü yaşarken hiç aklımda ve niyetimde yokken tepemin atmasına bir cuma günü içerisinde bozuldum ama kısa keseceğim, 800 paragraf şeklinde yazmayacağım.

Malum her şey direniş! Her yerde bir tepki, bir isyan, bir ses yükseltisi, br özgürlük istemi derken yakın uzak komşu ülkelerden Ukrayna da dinmeyen, durulmayan bir isyan gösteri sürecinde. Soğuk havaya rağmen gösteriler devam ettiği gibi iktidarın şiddet seviyesi de her geçen gün artıyor. Buralar tamam, diyecek lafım zaten yok, tepkimin sebebi de bu konu hiç değil.

Tepkimin sebebi gazetelerde Ukrayna haberinin altında yer alan güzel isyan resmi. Arkada barikatların, yanmış arabaların görüldüğü resimde asıl göze çarpan elbette siyah kürkü beyaz deri eldivenleri ile duran güzel bir kadın oluyor. Hiç öyle direniş (veya devrim) pis olmalıdır, direnişçiler sadece fakir ve yoksullardan oluşur, çoktan loser olmuş pasaklı "hippi" klişesini canlandırmalıdır, feminist dediğin illa kıllı, saldırgan, bakımsız olur" diye zaten düşünmüyorum. Ama sorum şu; bu kareyi fotoğraflayan kişi başka hiç mi isyan karesi çekememiş veya asıl bunu basan gazete neden enkazın güzelleştirilmesini tercih etmiş? Daha çok satsın, daha çok okunsun, daha çok dikkat çeksin diye mi? Peki neden kadın üzerinden bir güzelleştirme de erkek üzerinden değil? Hiç mi bu güzel direnişçi dışında yakışıklı direnişçi yok? Ya da var da her zamanki gibi kadın üzerinden bir güzelleştirmeye gitmek daha mı kolay? Yoksa bu yüksek haber değeri taşıyan bir gerçeği çiğ ve alıcısız halinden çıkartıp bir nevi rafineleştirme, görsel olarak soylulaştırma hareketi mi?

Benzer bir güzel enkaz karesi 2011 yılındaki Japonya depremi sonrası bütün dünyadaki yayın organlarında yer almıştı.Deprem sonrası hayatta kalmış ve soğuktan battaniyesine sarılmış depremzede. Ama güzel bir depremzede. Kaküllü uzun Jane Birkin saçları, güzel yüzü, battaniyesinin klasik bir kaşmir Max Mara paltoyu andıran rengi, elindeki çantanın o aradan gözüken renkleri ile gayet tarz olduğu bile- o felakete rağmen- rahatlıkla söylenebilir.

Ve yine sorum şu; gerçekten bütün dünyaya geçilecek bu fotoğraf karesi dışında felaketin boyutunu, ciddiyetini, insanların içinde bulundukları zor koşulları gösteren başka bir kare yok muydu? Yoksa bu güzel depremzedenin fotoğrafı bilinçli bir tercih miydi? Aynen Ukrayna örneğinde olduğu gibi? Yanıt elbette "onlarca, binlerce kare". Ama tercih başka tercihin sebebi başka. İşte hiç niyetim yokken tepemin böylesine atmasının sebebi budur. Yoksa soğuğa rağmen, işinde gücünde, tezinde, keyfinde bir insandım, edeplice oturuyor "eğer vaktim olursa cuma eğlencesi bile yaparım" diyordum. FAK! Nereden nereye?

No comments: