Friday, December 28, 2012

" The kids are all right " derken...

Bağımsız amerikan filmi ve filmdeki "kids"ler cephesinde her şey yolunda olsa da bizim çocuklarda pek yolunda olduğu söylenemez. Büyük ağabey ve ablalarının derslerini çalışıp, evlenip, üreyip, gelenek ve göreneklere göre yaşayacaklarına, utanç verici şekilde üniversite amfilerinde tiyatro oyunu oynamalarını, dans etmelerini, konser vermelerini filan zaten geçip çocuk takımına geliyorum. Bildiğin çocuk. İlkokul çağındakiler maşallah deve kadar gelişmiş olsalar da hala çocukturlar değil mi? Çocuk işte. Evet zamanın, devrin, yaşam biçimlerinin, tüketimlerin, sahip olunanların he geçen gün değiştiğini, artık televizyonlarda Kurabiye Canavarı, Kırpık olmadığını zaten biliyoruz da bazı şeyler oldukça komik ama bir o kadar da traji-komik şekilde farklılaşıyor.

bugün, levent metro istasyonu, 2 kadın 1 kız çocuğu, oldukça süslü, oldukça bakımlı, oldukça mücevherli, her tarafından çıkan marka logolu kıyafetli 2 kadın 1 kız çocuğu, metronun gelmesi beklenirken kız çocuğunun yüzündeki mutsuz ifade ile annesine "neden metro ile gidiyoruz araba ile gitmiyoruz" demesi, annenin "trafik olduğu için. böylece kısa sürecek bıraktığımız yerden arabayı alıp gideceğiz" demesi, kızın insan içinde olmaktan gelen mutsuzluğu ile hala "ama neden araba ile gitmiyoruz? metro arabası olmayan fakir insanlar için" demesi, benim gözlerimin açılıp bakakalmam, annenin utanması, "olur mu öyle şey, artık herkes metro kullanıyor. biz de trafikte saatlerce beklemektense metro ile gidip 10 dakikada istediğimiz yerde olacağız." gibi laflarla toparlamaya çalışması, çocuğun hala " ya metro arabası olmayan fakirlerin bindiği bişiii" demeye devam etmesi vs...

İşte derler ya "ben bugün bunu da gördüm hayatta" diye, aynen öyle oldu. Hani, tamam kız çocuğunun durumu vahim de sorumlusu kendisinden ziyade ona bu anlayışı aşılayan anne baba. Bir kez daha görüyoruz ki herkes ürememeli, çocuk sahibi olmamalı. Ama olur mu herkes kendisinin müthiş ebeveyn, çocuğunun da üstün zekalı hele hele bir de solaksa iyice dahi olduğunu düşünüyor ve tabii üremeye devam ediyor. Hiç üstünde düşünmeden, tartmadan, "yapabilir miyim, ister miyim yoksa geçici bir heves mi" diye elekten geçirmeden.  Özellikle de bizim topraklarda. Ya da her yerde böyle. Elbette böyle konuşamayız çünkü bizimkisi kutsal aile, kutsal annelik, kutsal evlilik gibi durumları kutsalca kıskanmaktan başka şey değil. Olmadığı için çamur atıyoruz! (şu anda kendi yazdığıma yarılarak güldüm). Kısacası bizim çocuklar "all right" değil, aksine oldukça kötü ve acınacak haldeler. Vatana millete hayırlı olsun...

P.S. The Kids Are All Right'a gelirsek... 2010 tarihli alter film işte, Sundance'te olay oldu filan da o kadar. Güzel ama.


.

1 comment:

no-go said...

Ben Avusturya'da böyle şımarık veletler ile karşılaşmadım hiç. Ama tabii orada Türkiye'deki kadar nouveau riche yok, oradaki zenginler hep asilzade :)