Wednesday, January 4, 2012

I'll rise üzerinden sabah kahvesi

günlerin beceriksiz düşman taktiğinin dün sohbet esnasında boşa çıkması, yalanların ortaya dökülmesi ve yine beceriksizce kotarılamaması, Parıltı'nın hiçbir şekilde parlayamaması, benim tepkime afallaması=kill them with kindness, "cığım"lı konuşmaların hitapların hiç bitmemesi, "does my confidence upset you" veya "does my happiness upset you", dümdüz durup gelecek iş planlamalarını gözlerinin içine double espresso'mu yudumlayarak yapmam ve sonuç I'll rise...
ama tabii yalan fantastik bir şey, dur durak bilmiyor bir kere başlanınca. misal;
#1
- senden korkuyorlar?
a.- pardon? milyon dolarlık şirketin ik'sı, yönetim kurulu üyeleri sadece bir elemanından mı korkuyormuş? anladım, bayağı iktidar sahibiymişim de ben farkında değilmişim. burası kimleri gönderdi kimlere milyon dolarlık tazminatlar ödedi, beni mi göndermekten korkacak?

vb

yalan söylemek o kadar yorucu bir şey ki bununla uğraşmak delilik olmalı. ama parıltı'yı hiç tanımayan hiç bilmeyen karşısına geçtiğinde ona inanır. ben hayatımda bu kadar başarılı oynayan birini görmedim. benim için çok güldüğüm bir sohbet oldu benim için. yazık onun için ise daha zor, daha afallatıcı. sonuç? dediğim gibi I'll rise !!! ama schadenfreude 'dir insanların felsefesi.





No comments: