Tuesday, August 24, 2010

Gece, sabah ve kabus

Alışkanlık haline geldi sanıyorum; haftada bir kabus görmem. Dün gece bitirdi beni. Hiç iyi uyumadım. Yüzüm gözüm uykumun kalitesizliğinden şiş, sürekli korkuyla uyanmanın getirdiği huysuzluk ve tabii beklenmedik şekilde görülen ve beklenenin gelmeme durumuna "sinir olma" hali de eklenince kabus iyice büyüdü, karardı, yüreğimi sıkıştırdı. Ki hala öyle bir ruh halim mevcut. Bazı durumlarda kendimden beklenmedik derece sabırlı biri olsam da şu 2-3 gün için ufak çaplı sinir olmuş vaziyetteyim. Aslında hiç öyle bir durum yok, her şey yolunda, hem de beklenmedik şekilde "sevimli" ama beklemek-istem dışı bir durum olarak- çok sinir. Ve bu tüm gel-gitli hallerimi etkiliyor. Ben ki bir şekilde günün sonunda her şeyi kenara koyup kool halime devam ederim, bilmiyorum, şu anda sinir olma halimi silemiyorum.

Her ne kadar şehirdeki son gecelerinde Virginie & Roberto ile Münferit'te harikulade bir yemek yemiş olsak, düğün dedikodularını konuşmuş, gelecekteki erkeğim Vittorio'ya duygularımı belli etmiş, bizim fransız oğlanların artık en sevdikleri bildikleri yer Urban 'da son bir şeyler içmiş, tesadüfen Büyük K. 'yı görüp sarılıp ayaküstü gelişmeleri paylaşmış olsak da kabusa engel olamadı (m). Sinir oldum. Hem kabus görmeme, gel-gitli ruh halimin yükselmesine, hem de diğer meseleye (ki mesele mesele değil daha. kötü bir durum yok yani. ama...)

No comments: