Sunday, May 9, 2010

Never on sunday: # 2

Her ne kadar never on sunday başlıklı olsa da yine de never on sunday'den epey uzak, epey yoğun ve yorucu bir gün olsa da yine de her şeyin ruhu never on sunday, yani her şey tiril tiril.

yemek, cavit, kutlama, biz, fantastik 4'lü, z., sekvotka, l.a.woman e., julius sezar, çirkin ama karizmatik erkek b., nafile kırmızı elbise arayışı, kırmızı bluz (uuuu. bana göre çok kapalı ama bir o kadar da seksi. dokudan herhalde), rakı, dışarda kadehler, karşıda insanlar, yoldan geçenler, kaldırılan kadehler, mutluluğu paylaşanlar, mutluluğu hissedenler, mutluluğu dileyenler, gülümseyenler, gülümsetenler, verilen hediyeler, yürekteki hediyeler, c'est l'intention qui compte, çekilen resimler, üflenen pastalar, gidilen mekanlar, söylenen şarkılar, içilenler, hediye edilenler shot'lar, edilen danslar, sabah saat 5 ...celebration!

Peki bitti mi? No! 5:30'da yatıp 8'de kalkıp sınava gitmek epey fantastik oldu. Ne gerek var bence de ama türk eğitim sistemi o kadar vahim ki her şey için sınava girmek gerekiyor. Ama genç türk milleti çalışmış hatta kapılara ailesi ile gelmişler. Bravo yani. En azından 23 yaşında koca koca kızlar oğlanlar tek başlarına gelememişler. Milletçe müthişiz resmen birey olarak yaşamayı öğrenmede! Peki ben çalıştım mı? Elbette hayır, her zamanki öğrenci halim olan tembelliğim ile yaydım (ayrıca yaymayıp ne yapacağım?) Ne var ki, benden genç benden ilgili öğretmenlerimi dinledim (ilgilerine teşekkür ettim), anladım, bir kez daha tekrar etseydim olacaktı herhalde ama işte insan 7sinde neyse 70inde de aynı oluyor. 33 olmuşum bu saatten sonra ders mi çalışan insan olacağım? Peh! Herhalde büyümek ile ilgili en güzel şey gitgide kendini daha az kandırıyorsun. Çocukken her okul yılının ilk haftası o yıl daha çalışkan bir öğrenci olacağımı düşünerek yepyeni kitaplar yepyeni defterler kalemler alır öyle hazırlanırdım, 10 gün sonra sonuç ortada; sınıfın en arkadasında sadece gevezelik yapıyorum.

whatever... her şey olur su yolunu bulur çok da kasmamak lazım, havalar ısındı zaten.

P.S. Bu yılın güzel sürprizi L.A. Woman E.'nin burada olmasıydı doğum günümde. Yıllar yılı doğum günlerimizde kavuşamayan bizler, kavuşmuş olduk, mutlu olduk. Ayrıca insan arkadaşını bu kadar mı iyi tanır; yanında bir şişe şampanya ile gelmiş güzel bir insan kendisi.

P.S. (2) Fantastik 4'lü hediye bombaları. Biri tam benlik, benim en çok ama en çok sevdiklerimden; diğeri ise tamamen ben değil. R.'nin İsveçli M. ve B.'ye tepkisi: "bravo yahu, bunu kim seçti?"

P.S. (3) Gecenin yarısı Z.'nin güzel sözleri: "bak biliyorum sen böyle şeylerin söylenmesini pek sevmiyorsun ama ...".

P.S.(4) Ya şu hayatta ne kasılıyor neden kasılıyor anlamıyorum ki? Almışım seni hayatıma, neyin kasım kasım kasılması, havalı hali? instead of making conversation darling hold me tight!


Yalnız bu blog şu sıralar biraz fazla "girly" bir şey oldu. Sıkıldım bu halinden. Streetzz bekle hatta çek al beni.

No comments: