Wednesday, May 26, 2010

Madem başladık, "oryantalizm" devam etsin.

Ingres, "la grande odalisque", 1814
Oryantalizm aslında daha doğru bir ifade ile şarkiyatçılık 19.yy'ı sanat ve edebiyat alanında etkileyen bir kavram. Estetik olarak bir yere kadar ilgimi çekse de asıl eleştirel bir boyutta ilgimi çeken bir kavram. Daha Edward Said 'in Oryantalizm'ini okumadan çok daha öncesinde, belki de frankofon bir eğitimden geçmenin, yazları " çocuğumuzun fransızcası gelişsin" diye Fransalar'a gönderilmenin, okulda okutulan kitapların etkisi ile oluşan bir duyguydu. Hiçbir zaman sevdiğimi söylemem, kısıtlayıcı ve ayrımcı buluyorum. Belki resimde çok rahatsız edici gelmiyor. Kim bilir estetiğin ilk anda daha çarpıcı ama bir o kadar geçici oluşu sebebiyle olabilir. Resme baktığımda çok rahatsız olursam bakışımı çevirebiliyorum, renklerin içine dalabiliyorum, kendimce daha farklı yorumlabiliyorum, fırça darbelerini görmek için geneli unutabiliyorum, vs. Renoir, "odalisque", 1870 civarları

Oysa söz, yazı daha etkileyici ve daha rahatsız edici (eğer bir rahatsızlık söz konusu ise). Pierre Loti ve meşhur Aziyadé'si. Her şey fantastik ve gerçekten uzaktır. Şark şark değil, hayat hayat değil sanki yaratılmış bir tiyatro sahnesi. Belki çok da haksızlık etmemek lazım çünkü romancı hayal eden, düşleyendir, eserinin gerçek olması gerekmez. Ne var ki ben bu oryantalizm sevgisine, hayranlığına karşı olduğum için hoşlanmıyorum kendisinden. Yoksa düşlesin, hayal kursun, hatta Yahya Kemal'in dediği gibi " insan alemde hayal ettiği müddetçe yaşar" .70'lerin sonunda 20. yy'un en önemli entellektüellerinden Edward Said Oryantalizm'i yayınlıyor. Ve orada Batı ve Doğu, Biz ve Öteki yani Doğu-Şark, asla üstün Batı'ya ulaşamayacak olan Doğu'nun kaderi, algılanışı, kabul görmeyişi, göremeyişi vs vs. İşte oryantalizm, işte sevmediğim ve eleştirdiğim oryantalizm. Gündelik hayatta en sevmediğim oryantalist davranış ise yurtdışında "aaaa ama hiç türke benzemiyorsun" lafını duymak. ismi altında şalvar giydi)Evet, hepimiz esmer değiliz, evet artık şalvar giymiyoruz (hoş, geçen sene bütün dünya "harem pants", evet peçe takmıyoruz, evet evlerimiz ahşaptan değil ve küçük pencerelerden dünyayı seyretmiyoruz ve tabii kitaplardaki haremlerde "odalisque" olarak beklemiyoruz ("odalisque", odalıktan türetilmiş bir kelime, cariye anlamına geliyor) . Ama artık bugün bu dönemde bu kadar da bu düşüncede olmak o kadar geri kafalı hatta kötü niyetli geliyor ki...

Edward Said, Orientalisme - " Comme un ensemble réglé de rêves, d’images, de connaissances spécialisées, l’orientalisme est foncièrement dichotomique. C’est une vision qui réduit tout à deux. Elle dit : «il y a Nous, il y a Eux et ils sont tellement différents de nous, avec ce supplément d’évidence qu’on prend rarement la peine de préciser : « nous sommes supérieurs à eux, (parce que) plus puissants qu’eux ». A ce Nous, centre et source de toutes les références et de toutes les valeurs, est assignée une patrie-identité hypothétique, l’Occident, et une altérité excessive dans sa différence, l’Orient, quelque soit, par ailleurs, le lieu réel où cet autre est situé : Indien, Chinois, Persan, Arabe, Egyptien, Maghrébin, etc., sont autant de variétés de surface d’un seul et même Autre : l’Oriental."

No comments: