
Sinema dünyası için
Cannes bambaşkadır.
Berlin,
Venedik festivalleri iyi hoş da
Cannes istisnaidir. Her bakımdan. Kırmızı halısı, kırmızı halıda yürüyenler, katılanlar, festival jürisi seçilen filmler yani her şeyi ile her festivalden ayrılır. Oscarları dahil bile etmiyorum gerçek sinema dünyasına. Sürekli yüzüne yapışmış sahte
The Joker gülüşü ile konuşan ve sürekli köylü kadını tiplemesini canlandıran Meltem Cumbul'un gecesidir Oscarlar, sıklıkla "
oscarlarda ne giyeceğimi seçiyorum" tadında cümleler kurar. Ama
Cannes kendisini ve o minvaldeki tüm oyuncu takımını aşar. Ayrı bir kültürdür
Cannes. Görgüsüzlüğe izin vermez. Ya da benim tabirimle
varoşluğa
(varoş=öğretimli, görgüsüz, hırslı,
paralı, jipli, doğan apt. daire kapan gürüh ).
Outrage- Takeshi Kitano, Biutiful- A. Gonzalez Inarritu, Carlos- O. Assayas, You Will Meet A Tall Dark Stranger- Woody Allen, Wall Street- O. Stone, ve sadece 48 saat önce yarışmaya dahil edilen Route Irish- Ken LoachAyrıca
Benicio Del Toro, Kate Beckinsale, Atom Egoyan, Gael Garcia Barnel, Tim Burton...
Forever Cannes- 23'üne kadar!
No comments:
Post a Comment