Tuesday, September 11, 2012

Mütenalaştırmanın tam tersi

Mütenalaştırma veya jentrifikasyon (gentrification) artık gündelikte karşımıza çıkan kelimelerden. Hem de sadece sosyolojik çalışmalarda, okumalarda değil; şehrin muhtelif semtlerindeki değişen ve değiştirilen yüzünde sıklıkla duyuyoruz "gentrification"ı, "mütenalaştırma"yı. Kısaca ifade ile kentin zenginliğinden yararlanamamış, gelir seviyesi düşük, yer yer işgal edilmiş semtlerin orta ve özellikle üst orta sınıf tarafında satın alınıp önceki sahiplerinin yerlerinden edilmesi olarak anlatılabilir. Bilindik örnekleri de var; özellikle bu günlerde iyice duyulan Tarlabaşı, Balat, Cihangir veya Williamsburg, Shoreditch gibi. Bu işin sosyolojik kısmı, eğlenceli kısmı, okunması sevilen araştırmaların yansıması. Benim derdim ise duygulardaki, ilişkilerdeki, arkadaşlıklardaki, söylemlerdeki ters mütenalaştırma hareketi . Mütenalaştırmanın tam tersi bir ifade için yetecek tek bir kelime yok sanıyorum. "Soysuzlaştırma" belki ama o da kötü yer yer ağır oluyor. Oysa keşke olsa...İlişkilerde, sosyal ve özel hayatlarda yaşanan soysuzlaştırma o kadar rahat edici bir duygu ki. Sevip güvendiğin, senin için mutlu olacağını düşündüğün ya da inandığın insan bir anda seni soysuzlaştırıyor, sıradanlaştırıyor, yerinden yurdundan güvendiğin inandığın tüm duygulardan sıyırıp atıyor. Bunun illa öyle çok büyük, çok derin konularda başlıklarda yaşanmasına gerek yok. Aksine en müthişi gündelikte gerçekleşiyor. İçteki artık neyse nasıl bir duygu ile ortaya çıkıyorsa bir anda mütena seviyede yaşanılan o sevgililik, arkadaşlık, kardeşlik yerlere kadar düşüp çirkin bir hal alıyor. Ve o anda o duygudan da onu hissettirenden de acilen uzaklaşmak istiyor insan. Ya da ben sıkıldım çünkü bu kadar kötü, özensiz, saygısız, şımarık olunmamalı diye düşünüyorum. Üç günlük hayat ya bu, beni siyaha boyayarak ne kazanacaksin ki ? Peki ya her boyadığında, farketmeden de olsa, kendini de boyamış olmuyor musun?

her şeyin değiştiği, hiçbir şeyin aynı kalmadığı garip bir yıl 2012.


1 comment:

no-go said...

Bu, blog'unda okuduğum en güzel yazılardan biri. Ne kadar güzel anlatmışsin.