Friday, November 19, 2010

Tatil eğlencesi

Aylaklığım, eğlencem, keyfim bitmiyor. Yarın artık hafta sonu gelmiş pazartesi yaklaşmış olacak, o halde o zamana kadar bu da tatil eğlencesi olsun.


Güzel bir insanla başlayacağım. Mad Men 'in güzel kadınlarından, sarışın olanlarından. Nedense bayağı beğeniyorum. Belki soğuk ve beyaz hali olabilir ama gayet güzel bir kadın. Elbisesi güzel kendisi güzel. Galiba biraz zayıflamış, people sayfaları öyle yazıyor ama ben bu tip şeyleri pek anlayabilen biri değilim o yüzden onlarınki doğrudur. Ancak hiç fark etmez gayet güzel bir kadın bu January Jones. Telle mere telle fille denilecek bir örnek mi bilmiyorum ama Anna Wintour ve kızı Bee. Kızı hoş, beyaz, düz fönlü, zarif yani annesine uygun güzellikte bir kız. Elbisesi güzel, siyah ojeleri güzel, beyaz teni ile güzel olmuş sadece saçları sıradan bence. The september issue 'de annesinin yaptığı işi çok sıradan bulduğunu ve asla böyle bir iş yapmak istemediğini söylüyordu (filmin bütün "vöggg" unsurları bir yana insani anlarından biri de o sahne; anna wintour'un da hepimizde olduğu gibi bir şekilde birilerini mutlu etmek, birilerinden takdir görme arzusunun olduğu sahne. kendisi her ne kadar moda endüstrisi ve tasarımcılarının üzerinde her türlü hakimiyet ve acımasız bir iktidara sahip olsa da "yüce" duruma "çok daha ciddi işlerle" uğraşan ailesi tarafından pek de itibar edilmediği, bu durumdan bahsedildiğinde ise buruklaştığı görülüyor. ilginç değil mi? aslında her yetişkinin davranış ve yaşam biçimi bir şekilde çocukluğunun kurgusu, kahramanları, onların peşinde koştuğunda onlarla yaşadığı ilişkinin sonucı ile bir şekilde bir yerde birleşiyor. anna wintour'unki bile.).

Anna Wintour ve kızından sonra moda endüstrisinin bir başka anne-kızı. Carine Roitfeld ve kızı Julia. Bayağı bayağı güzel bir kız Julia Restoin-Roitfeld. Güzel ama bir de rahat bir kız, öyle sanki çok kasıyor gibi değil. 30. doğum günü kutlamış, Vogue sayfalarına düşmüş, şöhretli arkadaşlar gelmiş, davetiyeye "no presents" denmiş ve anne kız da Pucci elbiselerle katılmış. Carine Roitfeld 'inki eğer Vogue editor-in-chief değilse 40'ını geçkin bir kadının pek giymemesi gereken fazlasıyla iddalı elbiselerden, diğeri ise kırmızı mini gayet seksi ve güzel bir elbise, lütfen uzun ve ince bacaklı olanlar buyursun giysin biz de güzel bacak görelim.

Tipini beğenmediğim adını hatırlamadığım yeni kuşak Hollywood aktrislerinden. Tipini de elbisesini de almayayım ama ayakkabıları çok güzel olmuş, sıradan bir yüzü içeri girdiğinde farklılaştırmış. Kurdele de sevmem ama olmuş işte. Hem de çok güzel olmuş.

Kızdan ziyade elbiseyi çok beğendiğim için koydum. Gucci. Rengi, şekli çok güzel ama özellikle de yeşilin tonu. Yeşil çanta peşindeyim neredeyse 1 yılı aşkın bir süredir, bulamıyorum. Elbise de çok güzel. Kızda pek olmamış ama biraz daha göğüslü, daha çarpıcı birinde müthiş olabilir. Ve tabii başka bir ayakkabı ile. O ne ya?


Kürk seven biriyim. Gerçeği değil elbette de sahtesi giyilsin, giyilsin ve hiç çıkartılmasın isteyenlerdenim. Benimki dışında geçenlerde eski sevgilim B.'den aldığım ancak gögsü hiçbir şekilde kapanmayan bir yeleğim var. Her türlü çabama rağmen kapanmıyor, sanıyorum bu yüzden ben de daha mini pöti poitrinli birine vermek durumunda kalacağım. whatever Yukardaki kadın J.Crew markasının bir şeyi, aşağıdaki de malum Sofia Coppola. J.Crew'inki olmuş da o asker kamuflaj pantalonu nedir ama ya? Başka renk bir pantalon olsun yine altına çorap giymeden topuklu ile dursun, üzerindekiler aynı kalsın yarı bohem yarı bourj olsun tamam ama bu kamuflaj kabus resmen. Nasıl moda ikonu olduğunu anlamadığım soyadı olmasa fark edilmeyecek insanlardan Sofia Coppola 'nınkini zaten geçiyorum. Ya nasıl bir şey? O siyah takım üzerine kürk. Neden ki? Cidden bazen bazı insanların bu ikonlaşma hallerini zerre anlamıyorum. Güzellik veya çirkinlikle ilgili bir durum değil bahsettiğim sönüklük ve sıradanlıkla ilgili. Sofia Coppola kadar da sönük ve sıradan insan herhalde azdır. Soyadı hariç!

Kim olduğunu bilmediğim güzel bir insan güzel bir elbise ile bitiriyorum. Sofia Coppola 'nın gittiği H&M Lanvin partisinden yine üzerinde Lanvin elbiseli bir insan. Kız güzel elbise güzel ayakkabılar çanta her şey her şekilde güzel. Bitirmek için şahanedir kendisi. Ha, bizde de yeni açılan H&M mağazasında Lanvin imzalı ürünler için insanlar kuyruğa girecekmiş. Kuyruk derken? Herhalde şaka olmalı değil mi? Lanvin'e hayranım, Jeanne Lanvin'e olduğu kadar Alber Elbaz'a da hayranım ama sıraya girmek kuyrukta beklemek 15 dakikalık alışveriş süresi olup da tek ürün alma şartı nedir ya? Neden ki ayrıca? Ama bravo! Tüketim toplumunun can damarını bulup ona göre toplum aktörlerinden yararlanan işletmecilere yöneticilere bravo! Kuyruğa girenlere de ayrıca bravo; hayatta mükemmel bir hedef bulup bu uğurda böylesine çabaladıkları ve ilerde hep kısa süreli tatminlerin peşinde daha çok kuyruklara girecekleri için koskocaman bir bravo. Önleri açık, gelecekleri parlak. Herhalde benimkisi kıskançlık o yüzden yine kırmızılı Lanvin kızını överek bitireyim.

No comments: