Friday, July 23, 2010

Cuma eğlencesi # 8

Uzun zaman oldu cuma eğlencesi ile eğlenmeyeli. Günler haftalar hatta aylar geçiyor ama nedense sanki daha yaz yaz gibi değil gibi. Hava birden çok sıcak oldu ama yine de bu yıl yaz başka geçiyor; geç geldi erken gidiyor gibi. Ramazan var, kimileri için önemli,taksicilerin dünyanın en çekilmez yaratıklarına dönüştükleri ay ramazan ayı. Ama mazeret hazır: oruçluyum abla. Peh! Sonra şeker bayramı, 1 ay sonra kurban bayramı derken kış, kışlıklar ve neticede kısa günlere geri dönüş, iç karartıcı saatlere yaklaşma ile yaşanmamış bir yaz olacak bu yaz. Oysa geçen yaz, ne de mükemmeldi. Gecesi gündüzü ayrı eğlenceydi, başkaydı. Anlaşılmaların yazıydı, kimin kim olduğunun yazıydı. Ama bu yaz "ara yaz mevsimi" gibi. Her şey arada, hatta Araf'ta. Her şeyin bir zamanı var, bu da olması gerektiği gibi.whatever...
Los Angeles 'da Araf olmuyor bence. Her şey ya Cennet ya da Cehennem (dante 'ye ithafen bir kullanım yaptığım için büyüh harfle yazdım; yoksa bildiğin cennet/cehennem). Yeni nesil ingiliz moda ikonlarından Alexa Chung. Evet, hemen hemen bütün moda/trend takipçileri kendisine hayran ama ben pek beğenmiyorum. O effortless chic halini aksine bir zorlama ve sıkıcılıkla ortaya seren Agyness Deyn gibi. Fekat Mulberry gecesinde bayağı beğendim kendisini. Sanıyorum şampanya rengi saten bluzun etkisi bu. O kadar güzel ki. Ayrıca gözüken siyah sütyen detayı, tamamdır. Saçları da biraz uzamış, daha iyi olmuş. Ve tabii bu kadar kısa şortların incecik insanlar tarafında giyilmesi gerektiğinin bir göstergesidir. Gel gör ki bayıldığım marka Mulberry'nin şu leopar baskılı askılı Bayswater modeli o kadar çirkin ki.
Aslında güzel ve güzel giyinen bir kız ama burada nedense kötü. Beyaz tenli yüzlerde elmacık kemiklerindeki pembe allıklara hayranım ama nedense bu kızdakiler kool ötesi bir insan olan Semiha Berksoy 'unkilere yakın duruyor. Of adını unuttum bu kızın ama normalde öyle beğenmediğim tiplerden değil. Gel gör ki Semiha Berksoy allıkları, kötü tişörtü kötü skinny jeansı kötü topuklu ayakkabıları (ki kot altına topuklu giyilmesine müthiş karşıyım) kötü leopar desenli çantası ile birleşince müthiş elegantly wasted bir tarz çıkmış. Gereksiz.
İşte bir başka sorunlu karakter, gereksiz tarz uygulamalarının kraliçesi, Osbourne Ailesi'nin küçük kızı. Bu kadar zorlamasa bir şeyler çıkacak ama olmuyor işte; tarz denilen şey zorlama ile yapılacak şey değil. Varsa var yoksa yok. Buna benzer bir tip görüyorum sürekli çalışma alanımda. Ve bundan daha vahim bir tip. Herhalde Kelly Osbourne'dan 30 cm daha kısa, götü 130 cm daha geniş kütle ağırlığı ise herhalde 30 kg daha fazla. Mesela bütün bunlar değil elbette. Mesela bunların ortaya çıkışı. Herhalde bir 10 yaş küçük benden ama ben uzun zamandır böylesine isterik bir tarz görmemiştim. O küçük, geniş ve etli bedene skinny jeans giymek, şu spastik gözlükten takmak, böğüre böğüre konuşmak, kokteyl gibi yorumlar yapmak, aman yarabbim. "Yamacımdan uzak" diyorum ne var ki başarılı olamıyorum. Sanıyorum bir de benim ilgimi çekmeye çalışıyor, konuşma başlatamaya filan çalışıyor ve ben boşluğa bakıyorum. Bazen mesafeli halim bazı insanlarda hiç işe yarayamayabiliyor.

Hayranım ecnebilere ve bu rahatlıklarına. İşte Hamptons davetlerinden seçkiler. Lacivert rengi zaten dünyanın en güzel renklerinden. Kadın da kim bilmiyorum ama muhtemelen içinin bu kadar görülmesi flaşın patlaması ile olan şeydir. Evet içine bizim sokağa çıkarken aman bilmemnem görünmesin diye giydiğimiz banasız şeylerden giymemiş iyi de etmiş ama muhtemelen akşam saatidir ve gün ışığının da fazla kalmayacağını düşünmüştür. Ama işte makinenin flaşı her şeyi belli etmiş. Eee? Olan biten bir şey yok! Her şey gayet normal, bizdeki gibi içine düşmek de yok, geç git işte ya. Bu kadar basit. Hamptons olsun, L.A. olsun, Londra olsun, umrumda olmaz sokağa çıkarken sürekli edepli bir vaziyette olma çabası. Gereksiz işlerden bir tanesi daha bu topraklardaki.

Young Folks...du du du! Seviyorum Young Folks şarkısını. Young Folks'ları da seviyorum! Billy Joel'in model olan eski karısı ki bugün 40larını epeyce geçkindir yanındaki de genç sayılabilecek aktörlerden bir şey adını unuttum ama sakalla çok epey gideri olmuş. Young heart run free sebebiyle koydum resmi. Ayrıca Christie Birkley epey taş yaşına göre.
Erkeklerde sarışın/kızıl beğeniyorum da kadınlarda da mı öyle acaba? Mad Men'deki güzel kadınlardan. Gerçi dizinin en güzel kadını tartışmasız şekilde kızıl olan ama bence bu kadın da epey güzel bir sarışın. İfadesiz değil, aptal aptal bakmıyor mavi gözleri ile, bebek suratlı değil, teninin renginin solukluğu güzel. Ayrıca lacivert ve siyahı beraber giyerek iyice kool olmuş. Tanımıyorum ama sağdaki kadının elbisesi, önünün açıklığı tek kelime ile mükemmel. Soldaki ile hiç ilgilenmiyorum bile ki gözlük beğeniyorum, taksam yakışıyor ama ne bu ya, herkes bir gözlük peşinde. Ayrıca bilmiyorum fazla safari olmuş ama gereksiz işte boşuna yazmamalıyım. Ama sağdaki Hampstons'daki davetin güzellerindendir bana göre. Oysa öyle müthiş değil ama yine de bir şeyi var, tarzı ama zorlama olmayan bir tarzı var, üzerinde güzel durmuş yapışmış gibi olmamış.
Hava sıcak, biter gider bugün. Denize girenleri kıskanıyorum. Gözlüğümü takıp M.'nin dediği gibi Yunanistan'a kadar yüzmek istiyorum. Kim bilir, hiç sevmediğim aylardan olan ağustos ayında ben de gider yüzerim suda balık rakı sofrasında da ahtapot olurum.

No comments: