Sunday, October 30, 2011

Never on sunday # 16

garip ve heyecanlı, hızlı ve bir şekilde dileklerin gerçekleştigi bir perşembe ardından gelen 29 ekim tatili, oley (!) tatili, yayılmalık tatil, yayılmalık cuma, güzel hava, yıllar sonra çektiğim telgraf, nişantaş, t.d., isveçli, "ya hayır ben akşam zaten yemeğe gideceğim içmek istemiyorum" deyip amstel üzerine jameson içmenin hafifliği (gerçekten çok başarılı. insan neden zaten sapacağı yola baştan sapmaz ki), popüler ama bir o kadar antipatik kabus mekan nusret yerine günaydın tercihinin mutluluğu, eve giriş tekrar çıkış ve etiler, ve e.g., ve kalabalık, ve daimi küstahlıktaki garsonların ilginç şekilde bakışla susması, nisbeten sakin cumartesi, oradan oraya yayılma ile akşam s.k. ve guilty pleasure yiyecekler, fast food yiyecekler, mideme kaya gibi oturan yiyecekler kısacası adı üzerinde olan guilty pleasure gecesi ve nihayetinde daha da yayılabilinecek bir pazar iken çocuk doğumgünü için geçilen karşı, dolmuş, erenköy, çığlık atan, koşuşturan, şeker komasına girecek kadar şekere boğulan haliyle hiçbir şekilde susmayan enerjik çocukların doğumgününde içilen courvoisier , "ben iyiyim de çevrem kötü" yani leş sekvotka ve ö.k., çocuk doğumgününden bir şekilde kaçış, kadıköy, fasıl, ekrandaki maçlar, rakı, vapur saatleri, kadıköy meydan'da horon tepen deli karadenizliler ve artık bu gidişata son ve never on sunday ve ben iyiyim de çevrem kötü"

p.s. b.ü. 'nın yetişkin ve çoluk sahibi olmayan arkadaşları kendi çocuğunun doğumgününde yalnız bırakmayıp taa karşılar'a gittiği ve o ciyak ciyak öten kıyamete dayanabildiği için pek şanslı olduğunu düşünüyorum. gerçekten de saatlerimi çocuklar arasında geçirdiğim için kendisine sevgim oldukça fazla olsa gerek.

p.s. (2) dolmuşla b.ü. için her karşı'ya geçtiğim
de karşı'nın fena olmadığını düşünebiliyorum. ancak sadece ve sadece sahil düzleminde kalan şerit, sahilin iki sokak üstü, cadde'nin bir üstü filan olur. sahil, kalamış fenerbahçe moda filan zaten bizim yeşilköy gibi. büyük kulüp ilerisi caddebostan, göztepe erenköy de olur; neticede yine aynı şeritte. ulaşımı da kolay. olur yani, yapılabilir öyle bir şey de bostancı'nın ilerisi, o ataşehir gibi yerler, veya cadde'den çok yukarlar, o sahrayıcedid güzergahı, dolmuşun sahilden değil de çevreden gittiği yerler, acıbadem, kozyatağı vs beni aşar, yüreğimi sıkar. hani her şeye elbette alışır da, işte mümkünse alışmayalım.

p.s. (3) 9 1/2 hafta ise hala gündemimde. her türlü. hele hele kim basinger ve saçları ve bendeki tezahürü ise mutluluk kaynaklarımdan.





No comments: