Friday, February 18, 2011

Cuma eğlencesi

2011'in ilk cuma eğlencesi bugün. Epey olmuş people'a sallamayalı, cuma eğlencesini yazmayalı. Bilmiyorum, sıkıldım diyeceğim. Değil aslında da üşendim sanıyorum. Bir de güzel kıyafetler güzel insanlar yoktu, tamam ödül törenleri filan var da yani işte her tarafta çıkan şeyler, pek fazla özelliği olan şeyler değil.
Fırfırlı insanlarla başlayayım. Fırfır ve dantel birlikteliği beni boğuyor desem. Her tarafta herkeste bir fırfır&dantel hadisesi, o kadar sıkıcı ki. Ortadaki bizim Black Sabbath 'dan bildiğimiz Ozzy'nin şımarık kızı Kelly Osbourne ve Marchesa markasının tasarımcıları. Beyazlar içerisindeki ki gayet güzel bir kadın, zaten her daim kendi Marchesa kıyafetlerini giyerek başarılı pr çalışmalarına elbette kocası prodüktör Harvey Weinstein Hollywood ilişkilerini de ekleyerek ilerliyor. İlerlesin de zaten başarılılar, güzeller, neden olmasın ki? Gel gör ki resimdeki Marchesa tasarımlarında siyahlar beyaza karşı elenmiş hatta yenilmiş durumda çünkü o kadar sıkıcı ki bu fırfırlı kurdeleli dantelli kıyafetler baktıkça kafamı çeviresim geliyor.
Bazıları kahverengi çok sever bazıları ise hiç sevmez. Ben galiba hiç sevmeyenlerdenim. Ayrıca bence bana yakışmıyor kahverengi. Hadi ben bende güzel olmadığını biliyorum da yukardaki resimde poz veren artık yaşlı kategorisindeki mankenlerden olan Carmen bilmem ne de mi bilmiyor? Ama nihayet saçlarını kestirmiş güzel olmuş. Elbise kürk ve renklerin baskınlığı kabus ama saçlarını kesmiş olması harika. Nedense kadınlarda saçlarına dokundurtmama gibi bir durum var. Özellikle de türk kadınlarında. Aman yarabbim o bele kadar gelen saçlardan 2 santim dahi aldırtmıyorlar. Aldırtmadıkları gibi onları öyle kezban gibi toplamaktan başka bir şey de yapmıyorlar. Ne yazık ki böyle bir tanesini ben her gün görüyorum. Oy oy oy! Dağlar kızı resmen. Bir de onları örüyor filan...Off ! Gerçekten kaçıp gitmek istediğim o kadar çok an oluyor ki iş hayatında!
En sağdaki beni ilgilendiriyor; Anja Rubik. Sanıyorum ilk 2008'de yazmıştım kendisini burada. Şimdilerde çok meşhur ama gayet başarılı. Saçları kısacıktı uzadı çok da güzel oldu, yine kestirir sonra yine uzatır ama yani ara ara değişiklik önemli şey. Tarzı da var, şu kıyafeti leopar botları zaten tamamdır
Soldakini bilmem ama sağdaki kimilerine göre moda ikonu olan Chloe Sevigny. Farklı bir tipi olduğu ve sıradan giyinmediği için evet ayrı bir yeri bir konumu var jet set fashionista dünyasında da şu resimde ışık-açı denilen şeyin fotoğraf denilen şeyde ne kadar önemli olduğunu görüyoruz. Kendisi aslında gayet ince bir insan fakat bu resimde bu pozu ile kolları ne kadar kötü çıkmış yapılı iri kıyım göstermiş. Kol demişken, spora tekrar başlasam lazım ne yazık ki. Şekerim reflüm intoleransım derken yaşlandıkça kolları çirkinleşen kadınlardan olmayayım, unutmayayım, 1 mart yeni spor hayatımda başlangıç olsun. Elbette her yıl yaptığım 2 ay sonra bıraktığım gibi.
English rose havasındaki ingiliz mankenlerden, Amerika'da amerikalı müzisyen kocası ile yaşayanlardan Karen Elson. Beyaz tenli kızıl saçlı. Resmi güzel muhtemelen elbisesi de basit ama taşıyabilenin glamour etkisi yaratacığı boheme chic dokunuşlu uçuşan elbiselerden ki hatta sırtı açık sanıyorum. Kolları da ince. Kısacı güzel kendisi, sıradan olmayanlardan, kendiliğinden doğal olarak farklı güzellerden.
Bir başka güzel. Soldaki. Sağdaki ise açıkcası tarzı olmayıp dünyayı satın alabilecek paraya sahip olan varlıklı aile evlatlarından. Onlar için ise ne verirsen giyiyorlar her hafta her davette başka bir tarz ama önemli herhalde tasarımcılar için ki bunun için bir de zaman zaman para veriyorlar. Soldakine geri dönersek fransız Vogue'nun geçen ay genel yayın yönetmenliğinden ayrılan Carine Roitfeld'in kızı Julia Restoin-Roitfeld. Bayağı bayağı güzel buluyorum kendisini. Tarzını da seviyorum. Elindeki her türlü imkana rağmen logolu kıyafetler giymiyor olmasını ayrıca destekliyorum. Ya zaten bu markanın logosunu göze batırarak giyme hadisesi işte sonradan parayı bulanlarda, 3. dünyanın kabul görme ritüellerinde mevcut. Yoksa gerçekten tarz sahibi olanlarda kafada burberry taç ile uyumlu burberry babet giymek pek tercih edilen bir durum değil (var var böyleleri ve ne yazık ki ben gördüğüm anda midemi kaldıran bu resme sıklıkla rastlıyorum iş hayatı denilen yerde. of ki of. bir de o çağla şikel'in işkadını versiyonu haline burberry çantayı ve atkıyı takınca cidden insanın güldükçe gülesi geliyor. hayır, yukardaki saçları beline kadar uzun olan kezban ile aynı kişi değiller).
Sadece güzel geldikleri için. Belki siyah beyaz resmin etkisidir ama kız siyahların içerisinde güzel erkek de keza öyle. Hiç beklenmeyen şekilde kendisine başka bir algı yaratanlardan, zengin ailenin L.A. kızı iken bugün kendine has bir tarzı ile gitgide farklılaşan ve cidden hoş insanlardan. MTV The Hills ile bir şeyler yapıyorken yine şimdi başka şeyler yapıyor ama bir şekilde doğru ilerliyor. Kendine has giyiniyor ve sonuç oluyor. Belki zorlamadır ama Sienna Miller'dan daha az zorlamıyordur kendisini. Burada sönük gibi dursa da yukardakiler arasında belki de en çok kendine tarz bir şekilde duran kişilerden deyip cuma günü biter bizde. Yarın cumartesi mutluluğu var. Ve kaderin cilvesi yarın yağmur geliyormuş. İstemiyorum artık bahar gelsin istiyorum. Ayrıca yarın aksam E.K.'nın veda yemeği var. Galiba koyun olup ağlayacağım arkadasından. Belki yağmurun arasına karışıp gider gözyaşlarım.

1 comment:

Anonymous said...

Conseils tres interessants. A quand la suite?