Sunday, November 8, 2015

Never On Sunday # 4


Nasıl normale dönüldü mü yoksa zaten biz bir hayal ülkesinde geçici bir süre için yaşamayı denemiş ama 3 aylık vizenin bitmesi ile pasaport polisi tarafından apart topar kendi, o iyi bildiğimiz le pays du mal'e mi gönderildik? Yapacak bir şey yok. İnadına yaşamak hem de inadına güzel yaşamak her zaman en iyi cevap en iyi tepki. En azından bizim dükkan için. Düşülse de kalkılır, devam edilir. Nitekim öyle oldu. Seçimin ardından soğuk duşumuzu alıp pazartesi gününe başladığımızda artık hiçbir şey eskisi gibi değildi. Gazetecilere ters kelepçe takan polis de aynı şeyi söylemedi mi zaten "bundan sonra hiçbir şey aynı değil, size öğreteceğiz" diye. Eh öğreniyoruz işte. Yalnız unutulmaması gereken şu ki, hiçbir şey hiç kimse için aynı değil, olamaz da zaten. Ama evet, defalarca söylediğimiz gibi gelecek uzun sürüyor. 

O yüzden neye inanıyorsak ona devam... 

P.S. Son zamanlardaki takıntım ya da daha doğru bir ifade ile algı seçiciliğinin odak noktası bir mekandaki özellikle de pek havalı pek pahalı mekanlara gelen elbette çok havalı, maşalı saçlı, orta-üst yönetici veya ev kadını olan kadınların tek taş yüzükleri. Hepsi o kadar sıkıcı ve o kadar aynı ki...Hepsi tamtur ve tektaş. Ve hepsi aynı. Ve çoğunda da çok sakil duruyor. Muhtemelen o yüzüğe çok büyük anlamlar yüklemekten ötürü olsa gerek, her şey fazlasıyla mış gibi.  Zaten çoğu kadın da aynı, gerek zevkleri gerek adamlara dair ajanda üzerinden giden halleri ile. Evet dediğim son günlerdeki yeni eğlencem bu; önce yüzüklere ardında tipe bakıp hikaye kurgulamak. 

P.S. (2) Hayır, tek taşa karşı değilim. Aksine. Ama sıradanlığa ve ortalama zevkin kendisini ortalıklara atmasına karşıyım. Ha tabii bir de o g.tüm gibi tek taşlarla kendisini Kim Kardashian'nın devasa yüzüğünü takmış gibi hareket edilmesine hastayım. Ulan altı üstü adam gitmiş Kapalıçarşı'dan (bu iyi tahmin, Atasay filan demiyorum mesela) almış yaptırmıs en iyi ihtimalle de -ama en iyi diyorum- Tiffany'den almış. Eee? Çap belli, karat belli, model belli, karının giydiği kıyafet, maşalı saç modeli belli, olmadığı zaten belli. O yüzden bi sakin bebeğim, kimsenin sana ve parmağındakine baktığı yok. 

P.S. (3) Bütün bir haftam neredeyse doğru fontu aramakla geçti; "memoriam". Ve buldum. Ve çok güzel olacak. 

P.S. (4) Beşiktaş pazarı ve Bodrum kırma zeytini. Cumartesi keyfi. Ve ardından gelen Sabahattin keyfi ve rakı keyfi ve lüfer keyfi ve # 8 keyfi. 

Olduğu kadar bir never on sunday...

No comments: