Sunday, November 16, 2014

Never on sunday # 4

Değişik ve garip bir yoğunlukta geçen haftanın never on sunday'i; Beylikdüzü gibi benim için fazlasıyla acayip ve fasntastik bir yere taşındığından beri yani yıllar sonra ilk kez gittiğim kitap fuarı, F.A.'nın sürekli "kızım gelmiyor musun, bekliyorum ama" ısrarlarına konforlu bir seyahat desteği ile kanıp gidip dönüş yolunda ruhumu teslim etmem derken, vakıf makıf derken, ödül töreni möreni derken, kırmızı balenciaga derken, eski düşmanlar, fantastik karşılaşmalar derken, eski güzel halinden eser kalmayan Otto derken, radyo günleri derken, her geçen gün daha da fantastikleşen radyo günleri derken, İ.K. & Rey gecesi derken, sakin ama eski Pan Café günlerinin kahramanları ile bol konuşmalı, bol dedikodulu, geçen şahane cumartesi akşamüstüsü derken sabahında gelen never on sunday günü, pazarı, keyfi...

P.S. Korkunç çirkinlikteki Supreme terlikleri elbette kendime değil ama sırf çakallığına #8'e alırdım. Hediye olduğu ve giymemenin ayıp olacağını düşündüğü için de aynen resimdeki gibi bir güzel giyerdi. Ama olurdu da, yakışırdı yani.

P.S. (2) Evet, kaçırmalar olmadı değil ama haftada *3 gün...Tamamdır.

P.S. (3) Hala garip geliyor insanların bazı davranış biçimleri, hareketleri. 

P.S. (4) Saçmalıklar serisi devam ediyor anlı şanlı ülkede...Amerika'yı müslümanların keşfetmesi filan derken??? Ciddi miyiz? Ya yazık, düşülen bu duruma üzülüyorum aslında ama Fuket ile dediğimiz gibi "anında yırtarım, yakarım, umrumda dahi olmaz". Peki, şunu gerçekten merak ediyorum, en güzel ve yaygın örneklerinden Sabah gazetesi filan gibi bu tarz bilgi ve kültür ötesi lafların hemen ardından destekleyici ama gerçekte varolan olmayan olayların başlıklarını manşete yapıştıran gazeteler, haber siteleri vs kimler tarafından nasıl bir duygu, nasil bir bilinç, nasıl bir eğitim seviyesi ile hazırlanıyor?  

No comments: