Saturday, March 8, 2014

Arada Yaşananlar, IV


önce üşenilen sonra kavuşulan buluşma, anne, yarı anne, no anne derken, i.k., rey., z., den aka louboutin derken bir anda soğuk bir akşamda kanyon, konyalı, doğacak çocuğa isim seçmenin zorluğu falan filan derken, dönüş selfie'si, dumb&dumber&dumbest selfie'si; bahar gibi sabahta  j.a. ile kahve, ardından yine j.a. ile çok benzeyen özellikler taşıyan h.k ile kahve ve yine ayrılırken " oh be güzel şeyler olabileceğini düşünen insanlar da var, yanından mutlulukla kalktığım insanlar da var" diye düşünürken g.g. ile kaç zamandır gitmeyip de özlediğim cavit , perşembe rakısı, yanımıza biraz uğrayan bizimle bir kadeh içen kalkarken de fantastik efsane hareketi ile beni benden alan, g.g.'yi de afallatan j.a. (I heart her), gecenin devamı ile karşılaşılanlar, eğlenilenler derken eve dönüş, power lunch ve e.g., radyo günleri * 5, ho ho ho, # 8 ve flamingo gazinosu davetiyesi derken biten hafta, cuma ...

p.s. nezaket üslup önemli şey. ne yazık ki apple teknik servisler ile muhatap kalınca daha da bir önemli oluyor. o beşiktaş'taki yerdekilerin hıyarlıkları nedir öyle? ama çalışan kızlar daha da bomba. soru: "dizide mi oynuyorsunuz?"  hey yarabbim ya. 

p.s. (2) görüntüde çok nazik, çok iyi, çok masum, çok kırılgan, çok temiz olanların hiç beklenmedik bir anda yeri geldiğinde ise karşındakinin canını acıtak istercesine içteki kaba saba hallerin ortaya çıkmasına ise ayrıca hastayım.  hadi ben zaten gürültücü, it kopuk duruyorum ama nedense işte bu "takım" hiç öyle it kopuk olmayıp tam aksi duranlar kadar kaba saba olamıyorum. durup da listelemek istesem örnekler, insanlar sayamayacağım kadar çok. hem de en güzel örneklerini en yakınlardan gelenler teşkil ediyor. tam bir yeme de yanında yat durumu resmen. ve tabii en bombası da bunu "iyi bir şey söylüyormuş" gibi yapmıyorlar mı? hah ona daha büyük hastayım.

p.s. (3) teorim - ne yazık ki- doğru çıktı. üzücü ama taşradan istanbul'a çalışmaya, yırtmaya gelenler nezdindekilerde gözlemlediğim, beraber yaşarken deli gibi yorulduğum  ama iş hayatında özellikli sürekli maruz kalınan bu "en istekli", "en hırslı", "herkesi tanıyorum ben", çok "sosyalim ben, herkes arkadaşım benim, "çok "komiğim ben"  gibi manasız hareketlerine dair teori. ah o "sevgili herkes" hitaplı mail atmalar veya ne istediğini "mail başlığına yazmak". ah işte görüntüde bir falso yok da kendini hissettiren  içteki ankaralığı, izmirliliği, antepliliği, konyalığı etrafa bunlar gösteriyor. üslup işte. yoksa her şey görünüşte çok nazik, çok zarif, çok medeni. offf ki offf...

No comments: